PİRHA- Koronavirüs salgınındaki son durumu ve aşılama çalışmalarını değerlendiren Mersin Tabip Odası Başkanı Mehmet Antmen, koronavirüs aşısı ile ilgili Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadar söyledikleri ile gerçekleşenler arasında çok ciddi bir farklılık olduğuna dikkat çekti. Antmen, “60 milyon kişinin iki kez aşılanmasının bu yıl sonuna dek tamamlanamayacağı çok nettir” dedi.
Mersin Tabip Odası (MTO) Başkanı Mehmet Antmen, koronavirüs salgınındaki son durumu ve aşılama çalışmalarını PİRHA’ya değerlendirdi.
“AŞILAMA İÇİN ALTYAPI VAR YETERLİ MİKTARDA AŞI YOK”
PİRHA: Aşıda son durum nedir?
MEHMET ANTMEN: Covid aşısı ile ilgili Sağlık Bakanlığı’nın bugüne kadar söyledikleri ile gerçekleşenler arasında çok ciddi bir farklılık vardır. Kasım ayı içerisinde, “11 Aralık’tan itibaren 25 milyon doz Aralık ayında, 25 milyon da Ocak ayı içerisinde gelecek” şeklinde beyanat verilmesine karşın, 10 Şubat tarihine kadar gelen toplam aşının 10 milyon doz olması aslında bugüne değin söylenen şeylerin hiçbirinin gerçekleşmediğinin göstergesidir. İleriye yönelik olarak bugün söylenen şeylerin de gerçekçi olmadığını bu gelişmelerden çıkarmak hiç zor değildir.
Kasım ayı içerisinde “günde 1.5 milyon doz aşı yapacağız ve çok kısa sürede herkesi aşılamış olacağız” şeklinde bir bakanlık beyanatı olmasına karşın 7 Şubat Pazar günü, sadece 11 bin aşı yapılmış olması da vaatlerin ne denli gerçek dışı olduğunun somut göstergeleri.
Aslında sosyalizasyon döneminin mirası olan sağlık ocakları bugüne taşınabilmiş olsaydı, o döneminin en önemli koruyucu sağlık hizmeti olan aşılama hizmetlerinin günde bir, bir buçuk milyon doz yapılması işten bile değildi. Ancak burada tartışılması gereken mevzu, aşılama altyapısına sahip olunmasına karşın elimizde yeterli miktarda aşı olup olmadığıdır. Zira Ocak ayı sonuna dek 50 milyon aşı vaadi olmasına karşın, Şubat ayının ortasına geldiğimiz şu günlerde elimizde 10 milyon doz aşı vardır ve önümüzdeki süreçte de ne kadar geleceği tam bir muammadır.
“İKİ KEZ AŞILANMASININ BU YIL SONUNA DEK TAMAMLANAMAYACAĞI ÇOK NETTİR”
-İkinci doz aşılar vurulması planlandığı gibi mi gidiyor?
14 Ocak’ta başlayan ilk doz aşılamaları bugüne değin sadece 2.600.000 kişiye yapılmıştır ve 11 Şubat’tan itibaren ikinci dozlara geçilecektir. Bu anlamda ikinci dozların nasıl gidebileceği konusunda hiçbir ipucu elimizde yoktur. Ancak söylenenlerle yapılanlar arasındaki açı farkı nedeniyle hiçbir şeyin zamanında yetişmeyeceği, toplumsal bağışıklığa kavuşmak için gerekli olan 60 milyon kişinin iki kez aşılanmasının bu yıl sonuna dek tamamlanamayacağı çok nettir.
“YÜZ YÜZE EĞİTİM, MUTAND VİRÜS NEDENİYLE CİDDİ OLUMSUZLUKLARA YOL AÇABİLİR”
-Zor bir yıl mı bizi bekliyor?
Tüm bu aşılama aksaklıklarının yanı sıra mutand virüse yönelik de yeterli önlemlerin alınmaması göz önüne alındığında 2021 yılının da gerek halk sağlığı açısından gerekse de ekonomi açısından ciddi bir kayıpla sonlanacağını söylemek çok gerçekçi bir tahmindir. Bu anlamda da dar gelirli vatandaşları, işçileri, esnafı çok zor bir dönem beklemektedir. Yine eğitim ile ilgili olumlu şeyler söylemek mümkün değildir. 1 Mart’ta başlanacağı söylenen yüz yüze eğitimin mutand virüs nedeniyle ciddi olumsuzluklara yol açması muhtemeldir. Covid’ten ve covid dışı hastalıklardan ölüm sayısının bu yıl da beklenenin çok üzerinde olacağı çok rahat söylenebilir. Zira 15 gün önce beş bine kadar düşmüş olan vaka sayısının son 10 gündür sekiz binlerde dolaşması bu kötü sonun çok belirgin bir göstergesidir.
“HÜKÜMET ‘HER ŞEYİ BEN BİLİRİM’ TAVRINDAN VAZGEÇMELİDİR”
-Peki bu olumsuz tablonun olumluya dönüşmesi için ne yapılmalı?
Bu olumsuzlukların vatandaşa çok yansımaması için sosyal devlet anlayışının hakim kılınması, halka ekonomik ve sosyal yardımların yapılması, özellikle esnafın sorunlarına duyarlı olunması, salgın ile ilgili gerçeklerin halktan saklanmaması, şeffaflık konusunda daha duyarlı olunması gerekmektedir. Tüm bunlar, ancak meslek örgütleri, sendikalar ve diğer demokratik kitle örgütleri ile birlikte salgını yönetmekten geçmektedir. Aksi taktirde hükümet “her şeyi ben bilirim” tavrını devam ettirir ve bugüne dek yaptığı yanlışlıklara yenilerini eklerse, bu salgın tahmin ettiğimizin çok üzerinde zararlar vererek sonuçlanabilir.
“COVİD-19 MESLEK HASTALIĞI SAYILMALI”
-Son olarak ne söylemek istersiniz?
Vatandaşı korumak için öncelikle sağlık çalışanlarını korumak gerekmektedir. Sürecin bir yıl gibi çok uzun bir süre sürmüş olması sağlık çalışanlarını çok yormuştur ve tüm çalışanlar tükenmişlik sendromu yaşamaktadır. Sağlık çalışanlarının ekonomik, sosyal ve özlük haklarında yapılacak düzenlemeler bu süreçte çok belirleyici olacaktır. Ayrıca COVİD—19’un meslek hastalığı sayılması ve bu hastalıktan zarar gören sağlık çalışanlarının zararlarının tazmin edilmesi de sürece olumlu bir katkı sunacak, çalışanlarının moral ve motivasyon açısından güçlenmesini sağlayacaktır.”
Diren KESER/MERSİN
Yoruma kapalı.