PİRHA- HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Meclis’te yaptığı konuşmada, Diyanet İşleri Başkanının, İzmir’de yaşanan deprem ile ilgili “Deprem, kıyamet denemesidir” ifadelerini de eleştirerek, “Nedir bu? Cehaletin ürünüdür. Biz cehalete teslim olmayız; biz zulme, biz faşizme, biz katliama, biz hiçbir yok etmeye teslim olmayız. Neden? Çünkü hakkı, hakkaniyeti ve adaleti savunuyoruz” dedi.
Haberin videosu;
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, Meclis Genel Kurulu’nda işverenlere vergi muafiyetleri hakkında destekleri içeren vergi düzenlemeleri ile ilgili yasa değişikliği önerilerinin görüşüldüğü toplantıda Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve onlarca milletvekili ve siyasetçinin tutuklanmasına dair konuştu.
“MAĞDUR EDİLEN HERKES KARŞINIZA DİKİLECEK”
Bülbül, ülkenin birçok anlamda krizler yaşadığına dikkat çekerek, şunları dile getirdi:
“Dipsiz bir kuyu gibi bu torba, elinizi atıyorsunuz ulaşamıyorsunuz vesaire ve bütün bunlar ne zaman 4 Kasım 2016 darbesinin gölgesinde. Peki, nedir bu 4 Kasım? 4 Kasım; Şark Islahat Planı’nın, İttihat Terakkinin yaptığı katliamların, Tunceli Kanunu’nun, 49’lara yapılanların, 27 Mayıs darbesinin, 12 Mart darbesinin, 12 Eylül darbesinin, boşaltılan 4 bin köyün, 17 bin faili meçhulün ve yapılan sayısız belediye gasp etme darbesinin toplamıdır. Burada demokrasi diye bir amaç yoktur; burada bastırma, susturma, yok etme. Bu siyaset değildir, böyle bir siyaset aklı olamaz. Elbette ki iktidar eleştirilecek, elbette ki iktidar eleştirilere karşı öz eleştiri verecek, hesap verecek. Yok “Bizi eleştirmeyin.”, yok “Bize bir şey sormayın.”, yok “Bize hesap sormayın…” Nerede böyle şeyin bolluğu? Yok böyle bir yaşam, yok böyle bir yaşam! Mağdur edilen herkes karşınıza dikilecek. Aslında karşınızdalar ama görmek istemiyorsunuz. Bir bakar körlük hâli var.”
“BİZ CEHALETE TESLİM OLMAYIZ”
Bülbül, Diyanet İşleri Başkanının, İzmir’de yaşanan deprem ile ilgili “Deprem, kıyamet denemesidir” ifadelerini de eleştirerek, şunları söyledi:
“Bakar mısınız şuna; bu bir bilim insanı, bu bir ilahiyatçı güya. Onu diyeceğine, depremzedelere, yoksullara, enkaz altında kalanlara moral verecek bir şey söylesene bre cahil! Böyle bir dindarlık, böyle bir tefsir, böyle bir kelam, böyle bir içtihat olur mu? Olmaz. Nedir bu? Cehaletin ürünüdür. Biz cehalete teslim olmayız; biz zulme, biz faşizme, biz katliama, biz hiçbir yok etmeye teslim olmayız. Neden? Çünkü hakkı, hakkaniyeti ve adaleti savunuyoruz. Çünkü haklıyız; güçlülüğümüzü, gücümüzü hakkımızdan alıyoruz. Ve kırk yıldır, 12 Eylül 1980’de de Gülten Kışanak Diyarbakır Cezaevinde işkenceye tabi tutuluyordu, bugün de Kandıra Cezaevinde işkenceye tabi tutuluyor. Yazıklar olsun, yuh olsun!”
“BİZİM DERDİMİZ İSLAMİYET DEĞİL, BİZİM DERDİMİZ HAKKANİYETTİR”
Bu sözlerinin arından AKP sıralarından “işkence yok. Sizin derdiniz Diyanet değil, sizin derdiniz İslamiyet!” sözleriyle karşı karşı karşıya kalan Bülbül, “Bizim derdimiz İslamiyet değil, bizim derdimiz hakkaniyettir. İslamiyeti bilenler adil olurlar, inançlara saygılı olurlar. Şahı Merdan Ali’ye sordular, dediler ki: “Devletin dini var mıdır?” “Vardır, adalettir.” dedi. “Adalet nedir?” dediler. Dedi ki: “Mazlumun ve masumun hakkını korumaktır.” Mazlumun ve masumun hakkını korumayandan İslam da olmaz, adalet de olmaz, adil de olmaz. Ne olur? Zorba olur, barbar olur” dedi.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.