PİRHA – Koronavirüs salgını sürecinde emekçilerin durumuna ilişkin PİRHA’ya değerlendirmelerde bulunan Nihal Gamze İyidoğan, salgının fabrikalarda, tersanelerde, şantiyelerde kol gezdiğini belirtti. İyidoğan, “Sermaye sınıfını kurtarmak için trilyonlar harcayanlar, işçilere ücretsiz izin, ekonomik güvence, borçlarının iptali imkanını sunmuyor, sunmayacak” diyerek tepki gösterdi.
Mücadele Birliği Gazetesi Adına değerlendirmelerde bulunan Gamze Nihal İyidoğan, koronavirüs salgını sürecinde emekçilerin durumunu PİRHA‘ya değerlendirdi.
“SALGIN FABRİKALARDA, TERSANELERDE, ŞANTİYELERDE KOL GEZİYOR”
Hükümetin işçileri göz göre göre ölüme gönderdiğini ifade eden İyidoğan, “Koronavirüs salgını Türkiye’de ve Dünya’da büyük bir hızla yayılmaya devam ediyor. Güncel verilere göre Türkiye’de yaklaşık 30.000 vaka, dünyada ise 1.200.000’i aşkın vaka mevcut. Ölüm sayıları ise Türkiye’de bini dünyada ise 60.000’i geçmiş durumda. Bu veriler sadece kayıtlı veriler olmakla beraber bu sayıların çok daha yüksek rakamlar olduğunu biliyoruz. Koronavirüsün hızla yayılması işçiler, emekçiler, kadınlar açısından birçok önemli sorunu da beraberinde getiriyor. Korkak ve beceriksiz bir yönetimin derinleştirdiği kaos günlerinde işçiler yitip gidiyor hastalığın pençesinde. Salgın fabrikalarda, tersanelerde, şantiyelerde kol geziyor. Üçer beşer alıyor arkadaşlarımızı aramızdan. Bu kapitalist hükümet göz göre göre ölüme gönderiyor işçileri. Kılları bile kıpırdamıyor” diyerek tepki gösterdi.
“EKONOMİ PAKETİ, EMEKÇİLERE HİÇBİR GÜVENCE SAĞLAMIYOR”
Ekonomik İstikrar Kalkınma Paketi’nin emekçilere bir güvence sağlamadığını dile getiren İyidoğan, “Pandemik hale gelen koronavirüs tüm çevremize yayılırken devlet 19 maddelik “Ekonomik İstikrar Kalkınma” paketini açıkladı. Bu 19 maddelik ekonomi paketi işçilere, emekçilere hiçbir güvence sağlamamakla birlikte, tamamen sermayedarları kurtarmak adına açıklanan bir paket. Keza yine küresel ekonominin çökmemesi için dev sermaye gruplarına 7 trilyon dolar ekonomi destek paketleri açıklandı. Bu paketler merkez bankalarının yeni para basması, tahvil ve hisse senedi fonları satın almasının yanında kamu harcamaları, kredi garantileri ve vergi indirimlerini de içeriyor” dedi.
“EKONOMİK DESTEK PAKETLERİNDE İŞÇİ SINIFINA YOKSULLUK DÜŞÜYOR”
İyidoğan, şöyle devam etti:
“Tüm bu ekonomik destek paketlerinden işçi sınıfının payına düşen ise açlık, yoksulluk, işsizlik, salgın tehdidi altında hiçbir tedbir alınmaksızın, fabrikalarda, şantiyelerde, inşaatlarda, organize sanayi bölgelerinde zorla çalıştırılmaya devam edilmesi oldu. Toplumun tüm yoksul ve emekçi kesimleri bir uçurumun eşiğinde. Bir yandan emperyalist- kapitalist sistem toplumu bu şekilde ölüme mahkum ederken, diğer yandan da yine aynı topluma “Evde kal” çağrıları yapıyor. Aynı zamanda ise üretimin hiçbir koşulda durmayacağını açıklıyor. Bize dayatılan ölmekle sürünmek arasında bir tercih değil artık. Ölmekle ölmek arasında seçim yapmamızı istiyorlar. Her hal ve şartta ölüm çıkıyor karşımıza! Hastalıktan, açlıktan, virüsten, iş cinayetinden…
“İSYANIN DİPTEN GELDİĞİNİ NET BİR ŞEKİLDE GÖRMEKTEYİZ”
Tüm yaşanan bu sorunlara dair sessiz kalmayan, iş bırakan, eylem yapan işçi ve emekçiler de var. En temel hakkı olan yaşam ve sağlık hakkını savunan, eylem yapan ve bunun sonucunda gözaltına alınanlar da oldu. Ama yaptıkları eylem sonucu talep ettiği hakları kazanan işçiler de oldu. Tüm bu sorunlar karşısında işçi sınıfının, emekçilerin öfkesinin nasıl kabardığını, isyanının dipten gelen bir dalga halinde geldiğini net bir şekilde görmekteyiz.
“TÜM AMBARGOLARA RAĞMEN SOSYALİSTLER ÇALIŞMALARINI SÜRDÜRDÜ”
Emperyalist-kapitalistler işçi sınıfının baskısıyla yarım yamalak da olsa önlemler almaya başladı. Çin’de ortaya çıkan ve yayılan koronavirüsün, sosyalist sistemden arta kalan örgütlenme anlayışıyla kısa zamanda vaka sayısında durma noktasına geldiğini gördük. Alınan tedbirler sayesinde her şey olağan akışına kavuştu. Rusya herkese 30 Nisan’a kadar ücretli izin verdi. Yine eskiden sosyalist sistemde yaşayan Rusya, koronovirüs ile ilgili ciddi önlemler aldı ve yakın zamanda virüse karşı ilaç geliştirdiğini de duyurdu. Sosyalist Küba bu salgına karşı kendiliğinden önlem aldı, tıpkı sosyalist eğilimli Venezuala hükümeti gibi. Türlü ambargolara rağmen Maduro, işletme ve konut kiralarının ve kredi faiz ödemelerinin 6 ay askıya alındığını bildirirken, kamu ve özel sektör çalışanlarına devlet tarafından ekstra bir ödeme yapılacağını, küçük ve orta ölçekli işletme çalışanlarının da maaşlarının Eylül ayına kadar devlet tarafından ödeneceğini bildirdi. Maduro ayrıca karantina sebebiyle işten çıkarmaların yasaklandığını da açıklamıştı. İşte kapitalist dünyanın vahşiliği, toplumsallığa ve toplumun yararına düşmanlığı, diğer tarafta sosyalizmin (Küba) insanı ön planda tutması, örgütlü davranması ve sosyalizmden geri kalan (Çin, Rusya) ne varsa (kendi işçi sınıfının baskısıyla) örgütlü davranması, insanı ön planda tutmak zorunda kalması.
“KORONAVİRÜS, KAPİTALİZMİN ACIMASIZLIĞINI GÖRÜNÜR KILDI”
Koronavirüs kapitalizmin çelişkilerinin acımasızlığını ne kadar da görünür kıldı değil mi?
Sermaye sınıfını kurtarmak için trilyonlar harcayanlar, işçilere ücretsiz izin, ekonomik güvence, borçlarının iptali imkanını sunmuyor, sunmayacak. Çünkü kapitalizmde yaşadığımıza göre devlet aygıtının sermaye sınıfının baskı aygıtı olarak işlev gördüğü dünyamızda devlet de sınıfsaldır ve tam da işçi sınıfının karşısında duran bir baskı aygıtına dönüşür. İşçilerin iş bırakmasını engellemek için genelge yayınlamak, kamu sektöründe, özel sektörde veya tarımda çalışmak zorunda olan binlerce 20 yaş altı genci yasaktan muaf tutup salgının kucağına atmak, sonra da kendi OHAL’inizi ilan edin deyip insanlarla alay etmek… Şimdiden onlarca fabrikada, tersanede, atölyede yüzlerce işçinin enfekte olduğunu görüyoruz, bu sayının gerekli adımlar atılmazsa yarın binleri bulacağından kimsenin kuşkusu olmasın.
“KAYBEDECEK ZAMAN YOK, YAŞAMAK VE YAŞATMAK İÇİN HAREKETE GEÇELİM”
Bizim yaşamımızın sermayedarlar için kar elde etmek dışında bir anlamı olmadığı, bu salgın günlerinde bile bizleri ücretli izne çıkarmadıkları, binlercemizi işten attıkları, bu durumda nasıl yaşayacağımızın umurlarında dahi olmadığı sermaye sınıfının cennetini yıkmak için daha neyi bekliyoruz?
Özellikle genç işçiler devrimin enerjik ve dinamik gücü olarak, fabrikalarda, atölyelerde, işletmelerde komitelerimizi kurmalı, işçi sınıfının öncü işçileri öne çıkmalı, yaşadığımız semtlerde mahalle emekçileriyle #yaşamısavunmakomitelerini örgütlemeliyiz.
Kaybedecek zaman yok, yaşamak ve yaşatmak için harekete geçelim, faşizme ve kapitalizme karşı devrim mücadelesini büyütmek için on kat, yüz kat daha fazla çalışalım!”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.