PİRHA- AKP’den yakın bir zamanda istifa eden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun kurduğu yeni partiye üye olan ve kuruculuğunda yer alan Doğan Demir, Alevi toplumunun eleştirilerini ve tepkilerini göze alarak gitmiş. Tepkileri normal karşıladığını söyleyen Demir, siyasal islamcı olarak bilinen Davutoğlu’nun demokrat ve laik olduğuna epey inanmış. Davutoğlu’nun, başbakanlığı döneminde yaşananlardan dolayı da özeleştiri yapacağını iddia ediyor.
AKP’den istifa eden eski Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun yeni partisinin kurucularından bir olan Doğan Demir, bu akşam saatlerinde Alevi Kültür Dernekleri (AKD) ve Alevi Bektaşi Federasyonu’ndaki (ABF) görevlerinden istifa ettiğini açıkladı.
İstifa açıklamasının hemen öncesinde sorularımızı yönelttiğimiz Doğan Demir, Davutoğlu’nun partisine geçmesinden dolayı Alevi toplumunun tepkisinin normal olduğunu çünkü alışık olunan bir durum olmadığını söyledi.
“Toplum bizi eleştirecek, bu doğaldır. İnsanların kendisine göre bir yapısı var. Doğaldır. Normal karşılıyorum” diyen Demir, Alevi toplumunun tüm tepkisine rağmen Davutoğlu’nun partisinde yer almaktan son derece memnun ve yeni partisine şimdiden sımsıkı bağlanmış.
Doğan Demir’e Davutoğlu’nun kurduğu Gelecek Partisi’nde neden kurucu olduğunu, bu partiden beklentilerini sorduk. İşte Demir’in sorularımıza verdiği yanıtlar:
PİRHA- Daha önce görüştüğümüzde “Şu an Davutoğlu’nun partisine katılmayı düşünmüyorum. Henüz karar vermedim” demiştiniz. Sonra nasıl karar verdiniz? Üçüncü bir görüşme mi oldu?
DOĞAN DEMİR- Evet bir daha görüştük. O görüşmeden sonra ben geniş kapsamlı bir üye görüşmesi yaptım. Görüşmem gereken birçok insanla bunları paylaştım. Tabii çok bir şey söylemeye gerek yok. Sıcağı sıcağına insanlar elbette tepki gösterecektir. Elbette haklı eleştiri yapacaklar ama yakın zamanda benim buraya neden gittiğimi, neler yapabileceğimi, dönüşüm olarak nasıl bir çalışma yapabileceğimi gördükten sonra herkes benim haklı olduğumu görecektir.
Bu partiye neden girdiniz ve nasıl karar aldınız? GYK (Genel Yönetim Kurulu) kararı var mı, tek başınıza mı karar verdiniz? Size karşı çıkanlar olmadı mı?
Bu basına yansıdığı zaman şube başkanları, bütün Alevi örgüt başkanları, yöneticilerle konuştum. Böyle bir davetin olduğunu, bu davetin neden yapıldığını, İyi Parti Türkiye’de kurulduğu zaman insanların nasıl karşı çıktığını, sonrasında ittifaklarla nereye geldiğini, nasıl bir noktaya geldiğini detaylı bir şekilde analiz yaparak bütün örgütlerimize gönderdik.
“Bütün örgütlerimiz” derken hangileri?
Alevi Bektaşi Federasyonu’ndan tutun da -orada da yöneticiyim biliyorsunuz – Pazartesi istifa edeceğim hepsinden. Siyaset yapan ağabeylerimiz, yoldaşlarımız, yol arkadaşlarımız GYK arkadaşlarımızın hepsiyle şube arkadaşlarımın büyük bir kısmıyla bu konuyu konuştum. “Böyle bir davet var, böyle bir çalışma var, karar aşamasındayım, daha karar vermedim ama son bir kez daha görüşeceğiz karar verebilirim. Bu konuyla ilgili bilginiz olsun” diye hemen hemen herkesle paylaştım. Son 2 gün kala da topladım Ankara’ya. Sayın Davutoğlu aradı. Doğan bey, “Biz perşembe günü partiyi kuruyoruz, Cuma günü lansmanını yapacağız, ona göre kararınız nedir? Ne yapalım? Senden haber bekliyoruz” dediğinde ben hemen bir gün sonra GYK’deki bütün arkadaşlarımı Ankara’ya çağırdım. Haklı olarak GYK’daki birçok arkadaşım da bu süreçte kurumu bırakmamam gerektiğini, burada kalmamın daha doğru olacağını söyledi. Ben de arkadaşlarla bu konuda uzun süren dört beş saatlik bir toplantıdan sonra “Arkadaşlar ben tekrardan bir görüşeceğim, nasıl bir karar vereceğimle ilgili size de bilgi vereceğim” dedim. Daha sonra bir görüşme yaptık. bütün GYK üyesi arkadaşlarıma, “Ben partinin kurucuları arasında yer alacağım, bilginiz olsun” dedim. Birkaç gün içerisinde de zaten o gün öyle bir karar çıkabilir diye ben yetkileri mi genel sekreterimize vermiştim GYK kararıyla.
Genel sekreter kim?
Genel sekreterimiz Aysun Gökçe. Yönetim kurulu arkadaşlarıma ben böyle bir şeyde bulundum. Çünkü bu süreçte yarın olası bir parti kurulum aşamasında ikinci kez bir araya gelemeyebiliriz. Dolayısıyla acil bir şekilde bu görevi, vekaleti Aysun Gökçe’ye verelim. O devam etsin. Parti kuruluş aşamasına girdikten sonra, Parti kurulduktan sonra 1-2 gün sonra bir araya geliriz. Ben istifa ederim. Kendi içinizde bir arkadaşımızı seçersiniz, yolunuza devam edersiniz, diye bir karar almıştık zaten.
Peki GYK’nın hepsi size onay verdi mi?
Hepsi onay verdi dersem yanlış olur. GYK’den 21 arkadaşımızın 19’u katılmıştı. 18 ya da 19’du.
Kaçı onay verdi size?
Büyük bir çoğunluğu gitmemem konusunda birleşti. Ben daha detaylı anlattıktan sonra, arkadaşlarım bana “Sayın başkanım bu kararı tamamen sana bırakıyoruz. Alacağın her karara saygı duyarız” demişlerdi ve ben onlardan bu şeyi aldıktan sonra böyle bir şeye karar verdim. GYK üyesi arkadaşlarım topu bana attılar. “Sen kendin karar ver, alacağın karara saygı duyarız” demişlerdi. Biz öyle bir karar aldık zaten.
“ALEVİ TOPLUMUNA VERDİĞİM HİZMETİN DEVAMI OLARAK BURADAYIM”
Böyle bir kararı çabucak mı aldınız yoksa düşündünüz mü? Kararsız kaldığınız noktalar oldu mu?
Ben uzun zamandan beridir yaklaşık 1-1,5 aydır bu görüşmelerin yapıldığı günden beri bir şekilde -Gidersem ne olur gitmezsem ne olur- diye kendim bu konuda çok düşündüm. En azından ne yapabileceğim konusunda müzakere ettim. Dolayısıyla burada yeni bir soluk, yeni bir parti kuruluyor, kurucu üye olacağız. Orada geçmişte herkesin hatası, eksiği olabilir ama çok iyi bir kadro var, ben o kadroyu da gördükten sonra karar verdim. Bu kadro çok özel bir kadro, her kesimden bir kadro var, Parti programı çok iyi, tüzük çok iyi ve gelecek süreçte illa bir partide olacağız. Kendi toplumumuza hizmet edeceğiz, diye bir partide olmanın da anlamı olmadığı kanısına vardığım için burada siyaset yapma gereği duydum. Benim buradaki amacım tek başıma ya da bireysel bir çıkar sağlamak asla değil, tamamen yıllardan beridir 10-11 yıldır Alevi kurumlarına verdiğim hizmetin devamı olarak kendi toplumuma burada ne verebilirim, nasıl katkı sunabilirim noktasında karar aldım. Bu nedenle Sayın Davutoğlu’nun kurduğu partiye “Evet” dedim ve birlikte dün Partiyi kurduk. Bugün de hayırlısıyla yolumuza devam ediyoruz.
Peki sizden başka Alevi var mı bu partide? Varsa kim bunlar?
İki arkadaşımız daha var. Dinçer Türkmen diye bir arkadaşımız var İstanbul’dan. Zeynep hanım diye bir arkadaşımız var ama soyadını şu an anımsayamıyorum, sağlık sektöründen emekli bir ablamız.
Herhangi bir kurumla ilişkileri var mı?
Dinçer beyin var. Eskiden Bağcılar Cemevi başkanlığını yapmış. Ben de yeni tanıyorum.
Davutoğlu’nun partisi için yeni bir soluk dediniz ama Davutoğlu 17 yıllık AKP iktidarında Dışişleri Bakanlığı ve Başbakanlık yaptı. Sonra görevden alındı Cumhurbaşkanı tarafından. 17 yıl içindeki olan bitenden elbetteki Davutoğlu da sorumlu. Alevi kamuoyunun büyük tepki göstermesinin nedenlerinden bir tanesi de Davutoğlu’nun başbakanlığı döneminde büyük katliamlar yapıldı IŞİD tarafından. O bu katliamların ardından “Oyumuz arttı” demişti. Ayrıca Suriye’deki savaşta sorumluluğu var. IŞİD’i destekleyen açıklamaları var. IŞİD barbarlarına “Öfkeli çocuklar” dediği vakit Suriye’de Aleviler katlediliyordu. Şimdi Davutoğlu’nun geçmişine baktığımızda, bu partiye katılırken bütün bunları düşündünüz mü, göz önüne aldınız mı?
Alevi Kültür Dernekleri gibi bir örgütün genel başkanlığını yapıp yıllarca Alevi örgütüne hizmet etmiş ve bu konuda çok bedel ödemiş bir adamın bunları düşünmemek gibi bir şansı var mı? Elbette ki düşündüm. 1-1,5 ay boyunca bunların tamamını düşündüm, müzakere ettim. Kurum başkanlarımızla konuştum. Elbette ki herkesin bir eksiği aksaklığı var. Ben bunları çok samimi bir şekilde sayın Davutoğlu’na da söyledim. “Sayın Başkanım böyle bir parti kurma çalışmamız var ama geldiniz, birlikte yol alalım dediniz eyvallah, ama geçmişteki yapılan çalışmalar, eksiklikler, hatalar, söylemleriniz… Bunlar bizim toplum tarafından çok sert karşılanan şeyler… Bunlarla ilgili bir özeleştiriniz olacak mı? Bunlarla ilgili kamuoyuna bir açıklama yapacak mısınız? Biz gelirken nasıl gelelim” diye sordum.
Davutoğlu ne dedi peki?
Sayın Davutoğlu’nun söylediği şey şu: Sayın başkanım elbette eksiklerimiz vardır, yanlış konuşuyor olabiliriz. Ben bununla ilgili çok sıkıntı çekilecekse mutlaka çıkar kamuoyunda, basında eksik bir şey yaptıysam, yanlış bir şey söylediysem hem özeleştirimi yaparım hem gereken ne varsa kamuoyu ile paylaşırım” diye bir söylemi oldu.
“DAVUTOĞLU’NUN ÖZELEŞTİRİ VERECEĞİNİ TAHMİN EDİYORUM”
Davutoğlu, 17 yıllık bir AKP iktidarının içinde yer aldı ve o politikalardan elbette ki sorumlu. Türkiye’deki olup bitenlerden “Ben sorumsuzum” deyip sadece bir özür dileme ile bunun ortadan kalkacağını mı düşünüyor?
Ben eminim yakın zamanda -önümüzdeki hafta perşembe günü görev dağılımı yapılacak mevcut kurucular kurulu kendi arasında seçim yapacak. Genel Başkan daha seçilmedi. Genel Başkan ve İcra Kurulu MYK’si seçildikten sonra, daha doğrusu Davutoğlu ve kurmay heyeti biraz yol aldıktan sonra mutlaka bu özeleştiri, geçmişle ilgili kamuoyu ile paylaşacak bir çok şeyinin ne olduğunu tahmin ediyorum. Sadece bu yaşananlar değil, AK Parti içerisinde de verdiği mücadelede neler yaşadığını, ne yapmaya çalıştığını ya da nasıl engellendiğini, nereden geldiğini mutlaka kamuoyuyla paylaşacaktır. Tabii onun ne paylaşacağını, ben onun adına buradan konuşmam çok doğru da olmaz. Ama orada bir açıklama yapacağını tahmin ediyorum.
SİYASAL İSLAMCI PARTİDE NE YAPACAKSINIZ?
Bu yeni kurulan parti bir sağ parti. Dolayısıyla Davutoğlu da siyasal islamcı bir şahsiyet. Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan çok farklı düşüncelere sahip olduğunu düşünmüyor Alevi toplumu. Siyasal İslamcı bir partide ne yapacaksınız? Yani rahat edebilecek misiniz?
Şöyle bir şey söyleyeyim siyasal islamcı diyorsunuz ya. Türkiye’de artık bana göre bu son Cumhurbaşkanlığı seçim sistemi ile alakalı baktığınız, geldiğimiz noktada, artık bu işin sağı solu kalmadığını, biraz daha düzgün insanların vatansever insanların, toplumsal uzlaşı isteyen insanların, birlikte mücadele etmesi gereken insanların, daha çok mücadele edebileceklerine inanıyorum. Ben Davutoğlu’nun kurduğu partinin içerisinde sağcıların çok olduğunu biliyorum ama bu partiyi sağcı bir parti veya solcu bir parti diye tanımlanmaktan ziyade partinin ne yapabileceği, programında, tüzüğünde ne var. Mesela bugün yaptığı konuşma çok özel bir konuşmaydı, çok önemli bir konuşmaydı, sosyal-demokrat partilerde olması gereken bir parti programı hazırlandı. Sayın Davutoğlu bugün çok net bir şekilde hep eşit yurttaşlıkla ilgili, ayrımcılıkla ilgili, inanç özgürlüğü ile ilgili, laiklik ile ilgili Atatürk ve cumhuriyetle ilgili bütün söylemlerine çok net tavır koyup herkesin istediği, içinde Ermeni’nin Süryani’nin, Yahudi’nin, bizlerin, bütün toplum katmanlarının içinde olduğu bir oluşum var, bir parti kurulumu var. Ben, burayı götürüp bir yere bağlamanın çok doğru olduğuna inanmıyorum. En azından ben Doğan Demir olarak inandığım ilkelerden asla taviz vermeyeceğim. Yaşamım, inancım gereği inandığım ilkelerden asla taviz vermeyeceğim. Yaşamım, inancım gereği ne gerekiyorsa kendi toplumum adına, kendi adıma ya da mazlum halklar adına ne gerekiyorsa onun mücadelesini vereceğimi sonuna kadar kendimden çok emin olduğum için biliyorum
“DAVUTOĞLU’NUN DEMOKRAT VE LAİK OLDUĞUNA İNANIYORUM”
Davutoğlu Başbakanlık görevinden alınmasaydı devam edecekti AKP içinde. Şu anki politikaların birebir sorumlusu olacaktı. Bunu nasıl değerlendireceksiniz? Yani değişmiş olabilir mi Başbakanlık görevinden alınınca, AKP den istifa edince? Bu kadar kısa sürede değişmiş olabilir mi sizce?
Davutoğlu Başbakan iken birkaç sefer yaptığımız görüşmelerde Alevilerle ilgili samimiyetini gördüğüm -7 Kasım seçimlerinde ilk kez AK Parti hükümetinin seçim bildirgesinde, Alevilerin talepleri ile ilgili çalışma yapan ve samimiyetini oradan gösteren bir başbakan gördüm. Mutlaka eksiklikleri olabilir, mutlaka bizim sevmediğimiz toplumun karşı durduğu şeyler olabilir ama onun adına burada açıklama yapmayı çok doğru bulmuyorum.
Siz Davutoğlu’nun demokrat ve laik olduğuna mı inanıyorsunuz?
Evet, ben inanıyorum. Ben inanmasam bu kadroda yer almazdım.
AKP’nin programına baktığınız zaman belki de “En demokrat parti” dersiniz ama uygulamada AKP’yi hiç böyle görmedik. Çalıştaylar yapıldı, Davutoğlu da vardı çalıştaylar döneminde ama bir adım ileri gidilmedi. Davutoğlu’nun şu ana kadar Alevilerin taleplerine, sorunlarına hakim olması gerekiyor aslında. Ancak hala sıfırdan başlıyormuş gibi hareket edince Alevi toplumunun tepkisini çekiyor. Bu konuda ne dersiniz?
Bizim arkadaşlarımızın, tepki gösteren canlarımızın çok bilgi sahibi olmamasından kaynaklı. Ben Sayın Davutoğlu ile son 1,5 aydır yaptığımız 3 ya da 4 sefer yaptığım görüşmelerde, bu konuda çok samimi davrandığını ve Alevilerin talepleri ile Kürtlerin talepleri, azınlıklarla ilgili neler yapılabileceği konusunda çok perspektifli çok sade düşünen ve bu konuda kesin kararlı bir görüntü gördüm. Ben Davutoğlu’nun bu süreçte asla yanlış bir şey yapacağına inanmıyorum. Tam tersi bugün o parti programında da açıkladığı nedenlerden dolayı mutlaka sahip çıkacağını düşünüyorum ki AK Parti içerisinde siyaset yapan hiç kimsenin buna Sayın Davutoğlu başta olmak üzere Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde hiçbir şey yapamayacağını, yapmadığını en azından kamuoyundan hepimiz çok net biliyoruz. Dolayısıyla şimdi AK Parti’de Tayyip Erdoğan gibi bir liderin yanında neler yapabilirliğini tartışmak yerine, -onun eksiklerini zaten hepimiz görüyoruz- bugün yeni bir parti kuruluyor ve bu partiyi kendisi kuruyor, kendi kadrosu ile geliyor, kafasındaki yeni programla, yeni projelerle, yeni insanlarla kadrolarla yol alıyor. Ben bu konuda çok umutluyum. Eminim ki biz bu kadroyu bildiğimden dolayı söylüyorum, çok şey yapacağız ve Türkiye’nin önünü açacağız. Toplumsal uzlaşı noktasında, Türkiye’de tek adam rejimi noktasında, demokrasi adına, insan hakları ve özgürlükler adına, ayrımcılık adına bu ülkede diğer siyasi partilerle de en kısa sürede seçim döneminde ittifaklar yapılarak en azından Türkiye’yi yeniden inşa edebilecek bir alana getireceğimize emin olmasaydım ben bu partide yer almazdım.
DAVUTOĞLU GEÇMİŞİNDEN BAĞIMSIZ DEĞERLENDİRİLEBİLİR Mİ?
Davutoğlu iktidardayken, başbakanken, dışişleri bakanıyken neden bunları uygulamaya geçirmedi? Davutoğlu devam etseydi farklı bir şey mi olacaktı?
Akp’nin politikaları noktasında benim bir şey söylemeye hakkım yok. Zaten biz bu politikaları eleştiriyoruz. Geçmişe dönük Davutoğlu adına bir şey söyleyemem. Bir gün bir araya gelirsiniz ve sorularınızı sorarsınız.
Davutoğlu geçmişinden bağımsız düşünülebilinir mi, değerlendirilebilir mi?
Ben uzun yıllar CHP’de siyaset yaptım. CHP’deki siyasi bakışım başka, Alevi kurumlarına girdiğim zaman farklıdır. İnanç ağırlıklı bir örgüttesin. Bugün geldik Davutoğlu’nun kurduğu bir partide mücadele ediyoruz. Mutlaka insanların duruşuyla ve gittiği yerle ilgili bir alacağı vardır.
Peki diğer kurucu olan Aleviler de sizin gibi mi düşünüyor?
Evet. Arkadaşlarımla bu süreçte tanıştık. Daha önce tanımıyordum. Onlar da bu konuda benim gibi düşünüyorlar. Çok fazla da sohbet etme şansım olmadı ama bir iki sefer bir araya geldik.
Siz ve diğer iki kişiden başka teklif götürülen Alevi oldu mu?
Çok bilmiyorum. Ancak birkaç kişiye gittiğini söylemişti sayın Davutoğlu. Fakat kime gittiğini sormadım.
Şu anki kurum genel başkanlarından mı söz ediyorsunuz?
Kurum genel başkanlarına mı, kime gittiğini çok bilmiyorum. Bunu söylememde çok doğru olmaz. İsim olarak bilmediğim için. Sayın Davutoğlu ile yaptığımız ilk görüşmede benim mutlaka bu kadroda olmam gerektiğini, benim dışımda da “8-10 arkadaşımızın bu kadroda olmasını çok istiyorum” dedi.
“DAVUTOĞLU’NUN SİYASAL İSLAM ANLAYIŞINA SAHİP ÇIKMAYACAĞINA İNANIYORUM”
Siz gerçekten Davutoğlu’nun değiştiğine inanıyor musunuz?
Benim şüphem yok. AKP döneminde siyasi konjonktürden kaynaklı nasıl davrandığını, az çok gözlemliyoruz. Eksiklikleri hataları mutlaka vardır. Sayın Davutoğlu’nun da devletin sadece bir anlayışa, bir inanca yani siyasal islam anlayışına sahip çıkamayacağını, orayı beslemeyip, oradan nemalanmayacağını taahhüt ediyorum ve bundan sonra da bütün inançlara eşit mesafede bakacak, herkesi kucaklayan, herkesin inancını özgürce yaşayacağı alan yaratmamız gerektiği konusunda çok net tavır koydu.
Aleviler çok hoşnutsuz, toplumun büyük bir kesimi mutsuz. İşte KHK’lerle binlerce insan işinden atılmış, Diyanet eğitimin içine iyice girmiş vaziyette, her gün protokoller imzalanıyor, her yere imamlar atanıyor. Yani bu konularda Davutoğlu ne düşünüyor? Davutoğlu hangi garantileri veriyor? AKP’den farklı bir politika izleyecek mi? Bunu görüyor musunuz?
Bu konuda eminim. Görmeseydim bu harekette yer almazdım.
Alevilere hangi vaatleri veriyor?
Alevilerle ilgili bütün hak ihlallerinin ortadan kaldırılacağına ilişkin taahhüdü var ve ben bunu birlikte gerçekleştireceğimize sonuna kadar inanıyorum.
Mesela zorunlu din dersinden Alevi çocukları muaf olacak mı? Mahkeme kararlarını uygulayacak mı? Cemevlerine ibadethane statüsünü tanıyacak mı?
Mutlaka veriyor. Bunların hepsini konuştuk. Kesinlikle cemevlerinin statü sorununun bir an önce çözülmesi gerekiyor. Alevi çocuklarının eğitim-öğretimde ayrımcılığa maruz tutulması konusunda neyse yapılması gerekiyor. Okullardaki eğitim sisteminden tutun da cemevlerinin statüsüne kadar önümüzdeki günlerde bizim vereceğimiz mücadele. Partiye biz boşuna mı girdik? Bu partide mücadele ederken mutlaka Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması belki çok zordur ama Alevilerin hakkı ve hukuku olan, Alevilerin vergilerinden alınıp Diyanet’e verilen kısmıyla ilgili biz mutlaka mücadele ederiz.
Peki siz bu partiye Doğan Demir olarak mı, Alevi kimliğinizle mi, genel başkan olarak mı katıldınız?
Sonuçta ben Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanıyım. Parti açıklanmadan önce görevimi genel sekretere bırakmış bir insanım. Dolayısıyla hem Doğan Demir’im hem Alevi kurumlarında yıllarca emek vermiş birisiyim. Bunların hepsi mutlaka orada öngörecektir. Ben Alevi kurum başkanıyken bile her platformda söylediğim çok özel bir şey var; biz hiçbir zaman Alevi toplumunu temsil etmiyoruz, bulunduğumuz Alevi kurumlarını temsil ediyoruz. Kendi toplumuna yıllardır verdiğim o hizmetle birlikte toplumsal mücadeleyi nasıl verebilirim, toplum için neler yapabilirim, ülkem için neler yapabilirimin mücadelesini vereceğim. Çok netim o konuda.
“GYK’DEKİ ARKADAŞLARIMIN HEPSİ BİLİYOR”
AKD ve ABF’deki görevinizden partiye katılmadan önce istifa etseydiniz daha iyi olmaz mıydı?
Bir gün önce ya da bir gün sonra istifa etmenin çok iyi ya da kötü tarafının olduğunu düşünmüyorum.
Etik olarak…
Çok etik davrandığımı düşünüyorum. GYK’de alınmış bir karar yoktu. GYK’deki arkadaşlarımın hepsi biliyor. Sadece böyle bir düşüncemin olduğunu GYK’deki arkadaşlarla paylaştıktan sonra karar vereceğimi, son bir kez sayın Davutoğlu ile görüşüp karar vereceğimi arkadaşlarımla paylaştım. GYK’den sonra karar verdiğim itibariyle de arkadaşlar bir iki gün içerisinde mutlaka tekrar GYK toplantısı yapıp görevi devredeceğimi söyledim. Bundan daha etik bir şey yoktur. Görevi devrettikten sonra ne zaman isterlerse onların emrinde olurum. AKD’ye 11 yılını vermiş birisiyim. 7 yıldır genel başkanlık yapıyorum. Kurumumu evimden, çoluk çocuğumdan çok zaman ayırdım. Emek verip katkı sundum. Eksik aksak tarafları olabilir. Örgütümün hakkını hiçbir zaman ödeyemem. İleriki süreçte mücadele edeceğiz.
Bazen girdiğiniz partiye ve oradaki insanlara benzeyebilirsiniz. Siyasal İslamcı bir partide Alevilikten sıyrılabileceğinizi, dönüşebileceğinizi düşünüyor musunuz? Ve bundan korkuyor musunuz?
Benim hayatımda korku diye bir şey yoktur. Aldığım kararların arkasında duran ve sonuna kadar mücadele eden ve bedel ödeyen biriyim. Hiçbir kaygım, korkum yoktur. Tam tersine eski Doğan Demir olarak yoluma devam edeceğim.
Alevi toplumu tarafından eleştiriliyorsunuz. İktidarın bazı şahsiyetlerine yakınlığınızla biliniyorsunuz. Şimdi de Davutoğlu meselesi çıktı.
Benim, iktidarın hiçbir kesimiyle, bir bakanla bir Ak parti yöneticisiyle ne kadar yakınlığım varsa bir CHP’liyle o kadardır. 30 yıllık CHP üyesiydim. Bir hafta öncesinde istifa ettim. Dolaysıyla hiç kimseye ne yakın ne de uzak oldum. Herkese eşit mesafede durdum. Devasa bir kurumun genel başkanlığını yaptım. Bir bakanı aramak hükümete yakın olmak değildir. Ya da birisiyle istişare yapmak, Türkiye’deki sorunları masaya yatırmak, oluşabilecek sıkıntıları çözmek adına, benimkisi tamamen kurumsal görüşmelerdir. Bunu dışarıda zaman zaman bu örgütlerde bizi sevmeyen arkadaşlarımız var. Onlar bunu çok dile getirdiler. Ama öyle olmadığını en azından AKD örgütü ve beni bilen, tanıyan herkes bunu net bir şekilde gördü.
Alevi toplumu çok acı çekmiş. Özellikle bu sağ ve siyasal islamcı zihniyetten çok çekti. Alevi nefretinin yoğun olduğu bir ülkede yaşıyoruz. Alevi toplumunun bunu kabullenmesi kolay değil. Bunları göz önüne alıyor ve değerlendiriyor musunuz?
Mutlaka değerlendiriyorum. Dönüşmeye değil dönüştürmeye gidiyorum.
Başarabilir misiniz?
Başaracağım. En azından Türkiye’nin talepleri, toplumsal beklentileri karşılayacağımıza, birlikte yol alacağımıza ve başaracağımıza eminim.
“BEN RAHAT BİR ADAMIM”
Kurucular kurulunda yer almanızın ardından “Alevi kurumları adına gidilmemeli, kendisine Alevi diyorsa bu yapıda yer almamalı” gibi çeşitli tepkiler geldi. Nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bunlar kendi eleştirileri. Ben rahat bir adamım. Bir partinin arka bahçesi değiliz. Bir partiye mahkumda değiliz. Tek bir partide siyaset yapacak diye bir kural yok. Bunlar sığ, marjinal ve ideolojik düşünen arkadaşlarımızın dile getirdiği şeyler. Saygı duyarım, onların görüşüdür ama ben öyle bir görüşte değilim.
İŞİD gibi bir barbar örgüte “ öfkeli çocuklar” diyen bir Davutoğlu var.
Sayın Davutoğlu bununla ilgili bir özeleştiri yapacaktır. Yapacağına eminim.
(HABER MERKEZİ)
Yoruma kapalı.