PİRHA- Cumartesi Anneleri eyleminin 753’üncü haftasında 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü dolayısıyla Türkiye’nin BM Herkesin Zorla Kaybetmeden Korunmasına Karşı Uluslararası Sözleşme’sini imzalaması istendi.
HABERİN VİDEOSU
Gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini arayan Cumartesi Anneleri bugün eylemlerinin 753’üncü haftasını gerçekleştirdi.
Basın açıklamasını İHD Gözaltılara Karşı Komisyon üyesi Sebla Arcan okudu. Birleşmiş Milletler’in (BM) 2011 yılında 30 Ağustos’u Dünya Kayıplar Günü ilan ettiğini hatırlayan Arcan, “Türkiye’yi yurttaşlarını zorla kaybettiği için özür dilemeye, kaybetme suçundaki cezasızlık zırhını sonlandırmaya ve BM Herkesin Zorla Kaybetmeden Korunmasına Karşı Uluslararası Sözleşme’yi imzalamaya çağırıyoruz” dedi.
“TÜRKİYE’NİN KAYIPLAR POLİTİKASI HAKİKATİ İNKAR ETMEK”
Arcan, Dünya Kayıplar Günü vesilesiyle “6 aydır akıbetleri hakkında yetkililerce hiçbir açıklama yapılmayan Mustafa Yılmaz ve Gökhan Türkmen nerede?” diye sordu. Arcan, Türkiye’nin Kayıplar Sözleşmesi’ni imzalamama nedenlerini şöyle açıkladı:
“Türkiye sözleşmeyi imzalamıyor; çünkü sözleşme devlete gözaltında kaybetmeyi suç olarak düzenleme, yargılama ve cezalandırma yükümlülüğü getiriyor. Kayıp yakınlarının ‘gerçeği bilme hakkını’ kabul eden sözleşme, devlete bu hakkın sağlanması yükümlülüğü getiriyor. Sözleşme kayıp kişilerin naaşının bulunduğu yerin tespit edilmesini, naaşa saygı gösterilmesini ve naaşın ailesine iade edilmesini bir yükümlülük olarak düzenliyor. Sözleşme özetle devlete hakikati açığa çıkarma, kaybedilenlerin kalıntılarını ailelerine teslim etme ve adaleti sağlama yükümlülüğü getiriyor.
Oysa Türkiye’nin kayıplar politikası; hakikati inkar etmek, kaybedilenlerin akıbetini gizlemek, kaybetme suçunun faillerini cezasızlıkla korumak ve kaybedilenlerin ailelerini adaletsizlikle baş başa bırakmak üzerinden şekilleniyor. Bugüne kadar iktidarlar değişse de gözaltında kaybetmelerde ki devletin sorumluluğunu inkar eden, kaybedenleri koruyarak bu suçu besleyen resmi politikalar hiç değişmiyor.”
Sebla Arcan, devletin devletin gözaltına kaybetme suçundaki rolünü tamamen kabul ederek yükümlülüklerini yerine getirinceye kadar mücadele edeceklerini kaydetti.
“BİZİ İKİ DUVAR ARASINA SIKIŞTIRMAKTAN ZEVK ALMAYIN”
Gözaltında kaybedilen Cemil Kırbayır’ın ağabeyi Mikail Kırbayır da 30 Ağustos Dünya Kayıplar Günü’ne vurgu yaparak “biz niye buradayız devletin güvenlik güçleri burada olduğu için burada değiliz. Biz devletin güvenlik güçleri tarafından evinden alınıp sorgulama esnasında yaşamlarına son verilen yakınlarımızın akıbetini sormak için buradayız. Siz onların akıbetini oldubittiye getirmek, bizim nefesimizi kesmek için buradasınız. Bu söylemlerimizin neresinde suç ve sizi inciten bir taraf vardı. Soruyorum size sizin herhangi bir yakınınızı alıp götürüp yaşamına son verdikten sonra saklasam dünyayı benim başıma yıkmaz mıydınız? Ama biz hala hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. BM’nin gözaltında kayıplarla ilgili sözleşmesini devlet imzalamadı. Kayıplarımızı verin bizi de bu iki duvar arasına sıkıştırmaktan zevk almayın. Ben sizin gözlerinize direk bakıyorum siz de benim yüzüme bakın” diye konuştu.
VERİLEN SÖZLER VE KAYIPLAR NEREDE?
HDP Kocaeli Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu ise Cumartesi Anneleri’nin 1995’ten beri mücadele ettiğine değinerek, “Kimse bu hesabı veremiyor. Devlet bu hesabı veremiyor. Ancak bizim eylemlerimizi engelliyor. 1995’ten beri hesap veremeyenler bizi İHD’nin önüne sıkıştırmaya çalışıyor. Ama iyi ki İHD ve insan hakları kavramı var. Herkesin bir gün insan haklarına ihtiyacı olabilir. İnsan hakları kavramının kutsallığını bilin. Gündeme getirdiği hususları önemseyin. 1995’ten beri burada bu insanlar. Buradayken hayatını kaybeden annelerimiz, babalarımız, kardeşlerimiz oldu. Devletin ona söz verdiği ‘oğlunu bulacağız’ dediği Berfo Ana öte dünyaya gözleri açık gitti. Devlet Berfo ananın evladını bulacağız sözü vermişti. Sözü veren de şu an Cumhurbaşkanı. Nerede verilen sözler ve kayıplar” dedi.
“AİHM VE BM’YE CEVAP VEREMEYEN BİR ADALET BAKANLIĞI VAR”
6 ay önce kaçırılan kişiler hakkında hiçbir bilgi verilmediğini belirten Gergerlioğlu, kaçırılan yetkililerin kaçırılan kişilerle ilgili tek bir araştırma ve açıklama bile yapmadığını kaydederek şunları söyledi:
“Edirne’den Ankara’ya bir kaçırma arabası gidiyor ve tek bir mobese kamerası incelenmiyor. Edirne’den Ankara’ya kadar binlerce mobese kamerası var ama Salim Zeybek hakkında 6 aydır tek bir açıklama yapılmadı. Uluslararası mekanizmalara başvurdular AİHM ve BM acil koduyla Türkiye’den cevap istedi. Mart ayından beri Adalet Bakanlığı tek bir cevap veremedi. Mart ayından beri AİHM ve BM’ye cevap veremeyen bir Adalet Bakanlığı var. En son Eylül ayına kadar süre istediler. Yine bir cevap veremediler.”
6 AYLIK DEVLET SUSKUNLUĞUNDAN SONRA 12 GÜNLÜK TİYATRO
6 ay önce kaçırılan kişilerle ilgili mecliste basın toplantısı yapmalarının ardından bir anda 4 kişinin Ankara Emniyetinde ortaya çıkmasına işaret eden Gergerlioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Avukatlarının ifadeye girmesini istedik avukatlar kapının önünde 24 saat bekledi ama avukat kabul edilmedi. Güya 6 aydır kayıp olan insanlar avukat istemiyorlardı nedense. Bu kişilerin ifadesinde hangi avukatlar vardı? Bu avukatlar güya gözaltındakilerin özel tuttuğu avukatlarmış. İşin ilginç tarafı gözaltındakiler tuttukları avukatların ismini bilmiyorlar. 6 aylık trajediden devlet suskunluğundan sonra 12 günlük gözaltında da tiyatro izledik ve bu kişiler tutuklandı. Yakınları bu kişilerin neden tutuklandığını bilmiyor. Avukatları tek bir açıklama yapmadı. Düşünsenize eşinizin neden tutuklandığı konusunda size tek bir bilgi verilmiyor. Kaçırılan 6 kişinin ismi bir dosyada geçiyor ve Şubat ayında bu 6 kişi art arda kaçırıldı. 6 aydır bu insanlar neredeydi? Bu soruyu tekrar İçişleri Bakanlığının yetkililerine soruyoruz. Ankara’da kaçırıldığı iddia edilen Yasin Ugan ve Özgür Kaya nerede?”
“GERÇEK APAÇIK ORTADA”
İçişleri bakan yardımcısı Muhterem İnce’nin kaçırılan kişiler hakkında ‘biz bilmiyoruz onlar hakkında arama kaydı var’ dediğini ifade eden Gergerlioğlu, kaçırılan iki kişinin mahallesine ve evine kadar giderek mahalle sakinleriyle konuştuğunu belirtti. Çamlık Mahallesi sakinlerinin kafasına çuval geçirerek arabaya atma olayından sonra Yasin Ugan ve Özgür Kaya’nın yok olduğunu söylediklerini ifade eden Gergerlioğlu, “Çamlık Mahallesi sakinlerinin içişleri bakan yardımcısı Muhterem İnce’yi nasıl yalanladığını dinleyin. 2 aydır tek bir cevap yok. Gerçek apaçık ortada. İçişleri bakan yardımcısı doğruyu söylemiyor” dedi.
“KAÇIRILAN 4 KİŞİ NEDEN 6 AYI ANLATMIYOR”
6 kişiden 4 kişinin tutuklandığı gün Ankara’da Yusuf Bilge Tunç isimli KHK’li bir eski kamu görevlisinin kaçırıldığını belirten Gergerlioğlu, şunları kaydetti:
“Eşi savcılığa gitti ilgilenmediler. 20 gün sonra dosyaya savcı atandı. Avukat savcıya gidip ‘gereken araştırmayı yapın’ dediğinde savcı ‘ben buna takipsizlik veririm yapacak bir şey yok’ dedi. Kaçırıldığı arabayı Ankara Gimat’ta buldum ve o araçta polisin hiçbir araştırma yapmadığını tespit ettim. Savcılık doğru düzgün inceleme yapmıyor, devlet görevini yapmıyor, aileler sağda solda kamera görüntüsü arıyor. Kaçırılanlar nerede? Tutuklanan 4 kişi 6 ayı neden anlatmıyor? Belli ki 6 ay boyunca gün ışığı görmemiş ciltleri bembeyaz olmuş bu kişiler diyorlar ki ‘uluslararası başvuruları çekin başımıza iş açılmasın’. Ne oluyor Türkiye’de bunun hesabını verin. Çok önemli iddialar var hiçbir devlet yetkilisi çıkıp hiçbir açıklama yapmayacak mı? 1990’lardan beri bu insanlar yakınlarını arıyorlar. Çok ağır bir hesap soruyorlar. Bu hesabın üstü örtülemez. Hakka, hukuka, adalete uymayanlar bir gün bu yaptıklarının hesabını en ağır şekilde verir.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.