PİRHA – 10-12 saat 1300 derece fırının önünde çalışan 28 yıllık Nazar Boncuğu ustası Hüseyin Koçak, Türkiye’de sanata önem verilmediğinden şikayet ederek, ekonomi bozuldukça herkes kendi ailesinin geçim derdine düştüğünü, ekonominin bozulmasıyla kültüre ve sanata değer kalmadığını belirtti.
İzmir’in Kemalpaşa İlçesine bağlı Nazar Köy’de 28 yıllık nazar boncuğu ustası Hüseyin Kaçak ile karşılaşıyoruz. Dede mesleği olan nazar boncuğu ustalığını yapmak hiçte kolay değil. Hüseyin Koçak ile Halil Karataş 1200-1300 derece arasında toprak ve samandan yapılan fırının başına oturup 10-12 saat çalışıyor. O sıcaklığa rağmen işlerini pür dikkat yapan ustalar, mesleğin kaybolmaya yüz tutuğunu üzülerek söylüyorlar.
36 yaşındaki Hüseyin Koçak, 28 yıldır nazar boncuğu ustalığı yapıyor. Dede mesleği olduğunu belirten Koçak, kardeşiyle bu işi yaptığını söylüyor. Nazar boncuğunun 3000 yıl önce Mezopotamya’da icat edildiğini söyleyen Koçak, nazar boncuğu tarihini şöyle anlattı:
“Nazar boncuğu 3000 yıl önce Mezopotamya’da icat edilmiştir. Tahran’dan günümüze aynı ipek yolu gibi çeşitli illeri hatta ilçeleri gezerek bir dönem 1942 yılında Nazar Köye’de üç kardeş kuruyor. Buraya kurmalarının sebebi nazar boncuğunun kurunun yapıldığı sarı kirli toprak ve kızılçam ormanının bol olması. Nazar Köy’de bunlar bol olduğu için burayı tercih ediyorlar.”
Dedesinden bu işi öğrendiğini aktaran Hüseyin Koçak, 1942 yılından bugüne dedesinden kalan bu işi geleceğe taşımaya çalıştıklarını belirtti.
“HALK ÇİN MALINA YÖNELİYOR ÇÜNKÜ NAZAR BONCUĞU USTASI YETİŞMİYOR”
Koçak, 2003-2014 yılında nazar boncuğu sıkıntısı yaşandığını o sebeple köyün adının Nazar Köy olarak değiştirildiğini de söyledi. Köyün popülerleşmesinin azda olsa dezavantajlarını ise şöyle anlattı Koçak:
“Köy popülerleştikçe halk ticarete düşmeye başladı. En büyük sıkıntımız bu. Ticarete düşünce de nazar boncuğu ustası da artık yetişmediği için yetersiz kalıyor. Yetersiz kalınca da halk Çin ve Hindistan malına yöneliyor. Bizim mal ettiğimizin çok çok altına ucuz geldiği için halk o ürünlere daha çok yöneliyor. Biz ne kadar popülerleşirsek popülerleşelim bitmeye mahkumuz. Aslında bitmesin diye popülerleştirmeye çalıştık ama çok popülerleşince usta yetişmediği için yetersiz kalıyor. Yetersiz kalınca insanlar dış ürünlere yöneliyor. ”
“EKONOMİ BOZULDUKÇA SANATA, KÜLTÜRE DEĞER KALMADI”
Son dönemlerde maliyetin yükselmesinden şikayetçi olan 28 yıllık usta Hüseyin Koçak, “Bizdeki 50 kuruşluk boncuk Hindistan’dan 0.5 kuruşa geliyor. Maliyetinin yükselmesinin sebebi Dolar ile birlikte artan fiyatlar ama Dolar düştüğünde düşmeyen fiyatlar. Nazar boncuğu her şeyiyle Türkiye’de üretilmesine rağmen bazıları bunu fırsat bilerek Dolar bazında ücretlendiriyor. Ekonomi bozuldukça biz kendi kendimize destek çıkmayı bıraktık, herkes kendi ailesinin geçim derdine düştüğü için sanata, kültüre değer kalmadı” dedi.
“NAZAR BONCUĞU USTASI YETİŞMİYOR”
Devletin cam sanatına yeterince sahip çıkmadığını kaydeden Koçak, 3000 yıllık en eski cam sanatı olduğunu, nazar boncuğu üretenin de satanın da vergi ödememesiyle alternatiflere yönelmesinin önüne geçileceğini belirterek, “Herkes burada kira ve vergi ödüyor. Doğal olarak halk alternatif ürünlere yöneliyor. Nazar boncuğunun en büyük sıkıntısı usta yetişmemesi ve halkımızın da buna duyarsız kalması” diye konuştu.
GELENEKSEL RENKLENDİRME YÖNTEMLER KULLANILIYOR
Nazar boncuğunun yapıldığı fırının toprak ve samandan yapılan tarihi bir fırın olduğunun altını çizen Koçak, fırının iskelet tekniğini yapabilen üş kişiden biri. 1200-1300 derece ısıda olan fırın, içindeki camın sıvı hale gelmesini sağlıyor. Nazar boncuğuna şekil veren ustalar renklendirme işlemi için çeşitli metal oksitlerini kullanırken Koçak usta ise geleneksel yöntemleri kullanarak renklendirme işlemini yapıyor.
GÜNLÜK KAZANÇ 150 TL
28 yıllık nazar boncuğu ustası Hüseyin Koçak, günlük kazançlarının 150 lira olduğunu söyleyerek halka şu çağrıda bulundu:
“Bunu ben yapıyorum diyen kişilerin ellerine baksınlar. Elleri berber eli gibiyse inanmasınlar. Gidip atölye imalathanesi olan dükkanlardan alışveriş yapsınlar ki bu sanat ölmesin.”
Halil Karataş ise bu işin en az beş altı ay çıraklık yapılarak öğrenilebileceğini söyledi. Karataş da günlük kazançlarının az olduğunu belirterek Türkiye’de sanata değer verilmediğinin altını çizdi.
Karataş ve Koçak, bu işin yok olmaması için farkındalık yaratmak için herkesin aynı zamanda bu işi bırakması gerektiğini kaydetti.
Kazancı iyi olan sanatın devamının olacağına vurgu yapan ustalar, “Türkiye’de sanat biteli çok uzun zaman oldu. Herkes Atatürk gibi konuşmayı biliyor, ‘ülkeyi ayakta tutan sanattır, köylü milletin efendisidir’ onları kullanan çok ama… ” dedi.
Semra ACAR/İZMİR
Yoruma kapalı.