PİRHA- Sivas’a bağlı İmranlı Kapıkaya köyünden 45 sene önce Kocaeli’ye gelip yerleşen ve kendi imkanlarıyla yaşama tutunmaya çalıştığını ifade eden Şehriban Karakuş, “Köye olan özlemimden dolayı okuma yazma bilmediğim halde resim çizerek ve bez bebekler yaparak özlemimi gidermeye çalıştım” diye konuştu.
Şehriban Karakuş, Sivas İmranlı’ya bağlı Kapıkaya köyünde doğmuş. Kız çocuklarının okumaya fırsat verilmediği bir ortamda yetiştiğini ve kendisinin de okuyamadığını belirten Karakuş, eğitim alamadığı için sürekli üzüntü içinde yaşadığını ve bir eziklik hissettiğini söylüyor.
Koçgiri bölgesinde kaldıkları dönemde dedelerinin anlatımıyla Topal Osman tarafından köylerinin yakıldığını, evlerinin ateşe verildiğini anlatan Karakuş, ailesinden 12 kişinin bir uçurumdan atılması ile birlikte göç etmek zorunda kaldıklarını ifade ediyor.
“OKUYAMADIM AMA RESİM ÇİZDİM, BEZ BEBEKLER YAPTIM”
Kocaeli’ye ilk geldiklerinde ipek halı dokuyarak yaşama tutunmaya çalışan Şehriban Karakuş daha sonra kendi evinde el işlerini büyüterek kadınlara örnek olmuş. Köyden şehre gelip şehir yaşamına adapte olamadıklarını belirten Karakuş, çok büyük zorluklar yaşamış.
Karakuş yaşam hikayesini şöyle anlatıyor:
“Koçgiri’den gelip Kocaeli’de geleneklerimize bağlı kalıp onları tekrar yaşatmaya çalışıyoruz. Pir Sultan’ın yolundan, Hacı Bektaş Veli’nin kültüründen şaşmadım ve yola devam ettim. Köye olan özlemimden dolayı okuma yazma bilmediğim halde resim çizerek ve bez bebekler yaparak özlemimi gidermeye çalıştım. Devamında bu işler sayesinde kendi ayaklarım üzerinde durmaya başladım. Köyde yaşanan geleneği resimlere yansıtmaya çalıştım. Resimlerime Hızır ayında tuttuğumuz Hızır orucunu da aktardım. Resimlerimde hem ilkbahar hem kış aylarında köyde yaşanan zorlukları da çizdim.”
BEZ BEBEKLERİ SATARAK GEÇİMİNİ SAĞLIYOR
Şehriban, Koçgiri yöresine ait ve çok beğenilen üzümlü böreği ikram ederken yaptığı el işi örmelerin inceliklerini de aktarıyor. Kendi imkanlarıyla yaptığı örme çorap, çocuk kazakları ve Koçgiri yöresinin giysileriyle yaptığı bez bebekleri satarak geçimini sağlamaya çalışan Karakuş, bu el işi örmelerin kadınlara örnek olduğunu ve çok beğenildiğini de sözlerine ekleyerek şöyle devam ediyor:
“Köydeki yaşamı özellikle çok özlüyorum. Anadilimi yaşatmayı da ihmal etmiyorum. Koçgiri’de kaldığımız dönemde köyümüzde ortaklaşa bir yaşam sürdürüyorduk. Köyde tarla ve bağ bahçe işlerini yaparak yaşamımızı sürdürüyoruz ve çok mutlu oluyoruz. Koçgiri’yi çok özlüyorum ve çok seviyorum fakat imkan olmadığı için gidemiyorum. İmkanlar olduğunda tekrar Koçgiri’ye gideceğim. Ben de ailem de günlük yaşamda geleneksel elbiselerimizi hiç çıkarmıyoruz ve ona bağlı kalıyoruz.”
Önder ÖZDEMİR / PİRHA
Yoruma kapalı.