PİRHA-Ankara’nın Mamak ilçesinde TOKİ inşaatında çalışan işçiler 2 yıldır maaşlarını alamadıkları için direniş başlattılar. Direnişteki işçilerin sözcüsü Hasan Durgaç, TOKİ’nin kendilerine işi bitirme karşılığında ödeme sözü verdiğini ancak kendilerinin işi bitirmelerine rağmen hiçbir ödeme alamadıklarını belirtti. İşçileri HDP’li vekiller de ziyaret etti.
Ankara’nın Mamak ilçesinde TOKİ’nin kentsel yenilenme projesinde çalışan 230 işçi 2 yıldır maaşlarını alamıyorlar. 1 yıldır da sigortaları yatırılmayan işçiler TOKİ binası önünde direniş başlattı. Bugün direnişlerinin 5’inci gününde olan işçilere sendikaların yanı sıra CHP ve HDP’den destek de gecikmedi.
Önceki gün direnişteki işçileri ziyaret eden HDP milletvekilleri Filiz Kerestecioğlu, Kemal Bülbül, Kemal Peköz, Murat Çepni, Nurettin Maçin, Habib Eklik, Hüseyin Kaçmaz, HDP Ankara İl Eş Başkanı Hüseyin Gevher ile MYK Üyeleri ve HDK temsilcileri işçilere sonuna kadar destek olacaklarını belirttiler.
HDP Ankara İl Eş Başkanı Hüseyin Gevher, 2 yıldır işçilerin emeğini sömüren TOKİ ve arkasında bulunan tüm emek düşmanlarına karşı başlatılan bu direnişi selamlayarak işçilerin yanında olduklarını söyledi.
TAŞERON FİRMA 2 MİLYONA YAKIN PARA ALDI ANCAK İŞÇİLERE ÖDEME YAPMADI
Direnişteki işçilerin sözcülüğünü yapan Hasan Durgaç, arkadaşlarıyla birlikte direnişi gece gündüz nöbetleşe sürdürme kararı aldıklarını belirterek direniş alanında fazla kişi oldukları zaman polisin onları dağıttığını söyledi. Bağlı bulundukları taşeron Çınar Altyapı ve Üstyapı İnş. A.Ş. ile Etken Gayrimenkul Yat. İnş. San. Ve İnş. San. Ltd. Sti. İş Ort. firmalarının iflas ettiği bilgisini veren Durgaç, firmanın TOKİ’den 2 milyona yakın para aldığını ancak işçilere hiçbir ödeme yapılmadığını ekledi. Bir arkadaşlarının kalbinden anjiyo olduğunu ancak paraları olmadığı için memleketine gönderemediklerini belirten Durgaç, bugüne kadar herhangi bir yetkilinin gelip durumunu bile sormadığını söyledi.
TOKİ ‘BENİM YETKİM 4 METREKARE’ DEMİŞ
12, 13 tane taşeron firmanın olduğunu ifade eden Durgaç, sözlerini şöyle sürdürdü:
“TOKİ bize ödeme sözü verip ‘Siz de işi bitireceksiniz’ dedi. Biz de tamam dedik. Bu 2017 Aralık sonuna kadar bir hak edişimiz oldu. Biz Ocak ve Şubat ayında çalıştık. Hak edişimiz çıktı TOKİ’ye gittik hak edişimiz oldu. Ocak’ta bize verilen hak edişin ödenmesi lazımken TOKİ başkan yardımcısı bizi çağırdı ‘Evet siz hak edişi yaptınız fakat ama daha önce sizin çalıştığınız firma tarafından burada fazla çekilen bir para var ve bu para da ona sayıldı’ dedi. Biz de ‘Bizi bu işe başlatırken bize böyle bir şey söylemediniz’ dedik. Ne dediysek de ‘Benim yetkim 4 metre kare alan, benim yetkim buna yetiyor’ dedi ve ‘Bu 4 metre karenin dışına çıkamam’ dedi. 3 ay burada yattık ramazanımızı da burada geçirdik. Çoluğumuz çocuğumuza gidemedik gidecek durumumuz yoktu. Sonra tekrar TOKİ geldi barış yemeği adı altında kurban kesildi. Bize dediler ki ‘Bugüne kadar ne olduysa ne yapıldıysa bir kenara koyuyoruz bir kısım alacağınızdan vazgeçiyorsunuz, biz ne kadar alacağınız varsa onu üstleniyoruz siz işi bitireceksiniz biz de bu ödemeyi size yapacağız.’ Oturduk anlaştık devam ettik. Biz geldik çalıştık hak edişi yaptık bize dediler ki ‘5 Eylül ile 15 Eylül arasında sizin hak edişiniz olacak.’ Biz bu hak edişi yaptık gittik. Ha bugün ha yarın derken 25’inci hak edişi almamız gerekirken onu da daha alamamışız.”
“EVLERİMİZE HACİZ GELDİ”
Durgaç, hükümete de şöyle seslendi:
“Devlet bu işi bu şekilde nasıl buraya getirdi bunu anlamıyorum. Bugüne kadar iş güvenliğimiz yok, denetleme yok, şu anda TOKİ tarafından konulmuş bir güvenlik var, giriş ve çıkışlara bakar, onun dışında işçi içeride ne yiyor, ne içiyor, sağlık durumu nasıldır, barınacak yeri nasıldır, bunlarla ilgili hiçbir şey yoktur. Biz buna her ne kadar karşı çıktıysak ta bizi susturdular. Biz de baktık başka çıkış yok. Bize verilen çekleri firma ödemediği için benim ve arkadaşımın evini elimizden aldılar. Arabamı aldılar ve ben bu kişinin borçlarını ödedim. Hakkıma karşı bana verilendir, ama firmanın borçlarını ödedim. Baktık çare yok, bizde de kalmadı. 2 çocuk babasıyım çocuğumu 2 gündür okula gönderemiyorum. Gitsin baksınlar benim 1 milyar kredi kartımın limiti var hacizlik olmuşum. Bir evim var 3’üncü taksiti ödemediğim için şu an avukatlık olmuşum. Baktık başka çare yok kendi nefesimiz kendimiz olup arkadaşlarla böyle bir karar aldık. Direneceğiz, burada duracağız, çalışmayacağız. Sonuna kadar, ne olursa olsun bizi gözaltına da alabilirler her ne olursa olsun, biz bundan vazgeçmeyeceğiz.”
“İŞÇİLERİN SESLERİNİ DUYURMAYA ÇALIŞACAĞIZ”
HDP Ankara Milletvekili Filiz Kerestecioğlu da mücadele etmeden hiçbir şey elde edilmeyeceğine vurgu yaparak taşeron sistemi denetlenmeyen iş yerlerinde iş cinayetlerinin özellikle son 10 yılda büyük artış gösterdiğini ifade etti. Türkiye’de ekonomik krizin ilk başta yoksul insanları vurduğunu belirten Kerestecioğlu, “Sizin hiç farkında bile olmadan sigorta primleriniz yaratılmıyor, güvencesizlik aslıda çalışırken varken bir de katlanarak bu şekilde sürüyor. Bu Türkiye’nin her yerinde aslında giderek yayılan bir şey. Bir çok yerde iş yerlerinde bu direnişi bu mücadeleyi görüyoruz. Kolay bir şey olmadığını da görüyoruz” dedi. İşçiler adına bakanlıkla görüşmeler yapacaklarını söyleyen Kerestecioğlu, mecliste de işçilerin seslerini duyurmaya çalışacaklarını dile getirdi.
“TOKİ İKTİDARIN NEMALANDIĞI EN BÜYÜK RANT SİSTEMİ”
HDP İzmir Milletvekili Murat Çepni ise bu direnişin iktidarın işçi emekçi karşıtı politikalarını, kriz yok derken ortaya koyduğu büyük yalanı bir kez daha açığa çıkardığını kaydetti. TOKİ sisteminin iktidarın nemalandığı en büyük rant sistemi olduğunun altını çizen Çepni, aynı zamanda büyük bir işçi sömürüsü üzerinden inşa edildiğini ve ‘Yoksullara ucuz ev vereceğiz’ diyerek onları banka kredilerine mahkum bırakan bir sistem olduğunu da ekledi. TOKİ sisteminin bu direnişle bir kez daha Türkiye’nin gündemine girdiğini söyleyen Çepni, hem sokakta hem de mecliste işçilerin sesi olmaya çalışacaklarını, aynı zamanda bu direnişin sigortasız çalıştırma açısından da bir suç duyurusu olduğunu vurguladı. Kanunsuzluğun bir kez daha ortaya çıktığını belirten Çepni, “Bu iktidar bir taraftan sömürü üzerinden nemalanıyor rant ekonomisi kuruyor, işçi sınıfımın kölelik koşullarında sömürüsü üzerine büyüyor, gelişiyor. Bunu protesto ettiğimizi bu ve benzeri bütün direnişlerin yanında olacağımızı buradan bir kez daha ilan ediyoruz” dedi.
“BURADAKİ EYLEM MEŞRU, İNSANİ VE AHLAKİDİR”
HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül de “Burada bir hak ihlali var, burada bir barbarlık var, burada vahşi kapitalizm dönemini aratmayacak bir uygulama var ve bunun karşısında siyaset yapmak gerekiyor. O zaman aslında bizim her yurttaşımız çocuk, emekçi, işçi, işsiz, hakkı gasp edilen kadın genç yaşlı neyse herkesin siyaset yapması gerekiyor. Siyaset yapmak demek bir partiye dahil olmak demek değil. Hakkını aramak ve burada bir hak arama var. Muhtemelen yarın birileri şöyle diyecekler: ‘Efendim bilmem nerede bazı işçiler şu şu teamüle şöyle bir niyetle falan’ bu hukuka, ahlaka, mantığa, insan haklarına, uymayan bir tanımdır. Buradaki eylem meşru, haklı, insani, vicdani ve ahlakidir” şeklinde konuştu.
“BU TOKİ İŞÇİLERİNİN EYLEMİ DEĞİL BİZİM EYLEMİMİZ”
Emeğinin hakkını arayan insanın yanında değil ondan biri olduklarını ifade eden Bülbül, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Biz de aynı koşullardan geldik. Şu anda vekil olmamız bir şeyi değiştirmiyor. Benim de burada sabaha kadar bu varilin başında sizinle beraber oturmam gerekiyor. Çünkü biz sınıfsal olarak da aynı şeye tekabül ediyoruz, yaşamsal olarak ta aynı şeye tekabül ediyoruz. Dolaysıyla bu eylem bizim eylemimizdir. Bu eylem TOKİ işçilerinin eylemi değil bizim eylemimiz. Biz de TOKİ işçilerinin bir parçasıyız, birbirimizin resmiyiz, birbirimizi yaşamsal olarak tamamlayan ögeyiz. O nedenle arkadaşlar bunu dile getireceğiz bunu takip edeceğiz yasal ve hukuki olarak.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.