PİRHA- Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrılan bütçeyi eleştiren CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, “Bütçe uygulamasında tek bir mezhebi dayatan bir uygulama ile karşı karşıyayız” dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat, Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesi hakkında PİRHA’ya açıklamalarda bulundu. Diyanet’e ayrılan bütçenin tek bir mezhebe hitap ettiğini belirten Karabat, devletin inkar politikası olarak Aleviler başta olmak üzere Hristiyanlık, Musevilik gibi inançlara hiçbir pay ayrılmadığını dile getirdi.
“TEKÇİ ANLAYIŞLA BÜTÇE YAPILIYOR”
Tekçi bir anlayışla bu bütçenin yapıldığını söyleyen Karabat, ayrılan bu bütçenin israf ve haksızlıklara yol açtığını vurguladı. “Diyanet süresi bitmeden ek bütçe istiyor ama buna rağmen bir şatafat bir lüksün olduğunu hepimiz görüyoruz” diyen Karabat şunları söyledi:
“Bütçe oluşturulurken bütçenin gelir kalemleri Türkiye’de yaşayan bütün yurttaşlardan alınan vergilerle oluşturulur. Dolayısıyla bir kurumun bütçesi oluşturulurken o kurum kendi uktesindeki bütün kesimleri eşit yaklaşmalı AKP’nin bütçeyi çoğunluk oylarıyla geçirme anlayışı var. Bu çoğulcu ve tekçi anlayış diğerlerine devretme anlayışının da bir parçası. Oysa bizim istediğimiz şey çoğulcu anlayış. Türkiye’de yaşayan bütün inanç kesimlerine saygı ile yaklaşan, onlara gerekli desteği veren, baskı altına almayan, demokratik bir anlayışın oluşturulması gerekiyor. Fakat gördüğümüz bütçe uygulamasında tek bir mezhebi dayatan bir uygulama ile karşı karşıyayız. Buradaki haksızlıklar, yapılan israflar, diyanet işleri başkanının bütçeni kullanış şekli her zaman tartışma konusu oluyor.”
“DİYANETİN TAŞINMAZLARI KAYIT DIŞI”
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın birçok taşınmaz malının kayıt altında olmadığını söyleyen Karabat, bu taşınmazların bir şekilde bir tarikat ve cemaate peşkeş çekileceğini kaydetti. Karabat, “Sayıştay raporlarıyla da ciddi anlamda görülüyor bir kere şu anda yaptığı denetimlerde Diyanet’in taşınmazlarının kayıt altına almadığı ortaya çıktı. 183 bin taşınmazı var. Bunların yaklaşık 63 bini kayıt altına aldıkları bir zorunluluk olduğu halde, 120 bininin taşınmazın kayıt altında bulunmadığı bu tespit edilmiş durumda. Belki bunların içinde camiler var, belki mescitler var, belki arsalar var. Bu kayıt altında olmayan şeyler ne zaman kime nasıl peşkeş çekileceğini merak etmekteyiz. Diyanet işleri başkanlığının ukdesinde olan bu taşınmazların başka kuruluşlar, tarikatlar, cemaatler, gayri resmi kurumlar tarafından kullanılıp kullanılmadığını merak etmekteyiz. Türkiye’de cemevleri konusunda ciddi talepler var. Cemevlerine yer bulma konusunda ciddi sorunlar varken onlara yer bulunamazken Diyanetin kendi taşınmazlarını kayıt dışı yapması gayrı resmi durumda tutması ise başka bir tartışma konusudur.” diyerek bunun asla kabul edilemeyeceğini vurguladı.
“İMAM HATİP ÖĞRENCİ SAYISININ 2 KATI KURAN-KERİM KİTABI BASILMIŞ”
Diyanet İşleri Başkanlığı’na israf şeklinde verilen bu bütçeyi kabul etmediklerini ifade eden Karabat, ihtiyacın 2 katı çok basılan kitapların ve bu paranın ne olduğunu bilmek istediklerini vurgulayarak, bunlara rağmen halen Diyanet’in ek bütçe istemesinin israf olduğunu söyledi. Diğer inançların ise bu tekçi mezhep yaklaşımından dolayı hiç bir şekilde pay alamadığını belirten Karabat, “Sormak isterim bir milyon 31 bin civarında kuran kurusu öğrencisi var bu ülkede. Bunlara yönelik kitap çıkartıldıysa eğer 1 milyon 31 bin nere, 3 milyon 600 bin nere bunu sormak gerek. Ve bu kitapların yazarlarının kim olduğu, kimler tarafından aktarıldığı merak etmek bizim en doğal hakkımız. Kitaplar alınıyor. Kitaplara 6 aylık bir dilimde 14 milyon gibi bir para harcanmış. Kitap basımına bu paranın da yaklaşık 6.5 milyonu da sadece bir kitap için ayrılmış ve 3 milyon 600 bin adet basılmış bir artışı var. Yaklaşık 10,5 milyar bütçesi var. İsraflar var. Diyanet İşleri Başkanı kendisi ek bütçe istemiş olmasına rağmen geçen sene yaklaşık 29 milyon olan yardımları bu sene 103 milyona çıkarmayı öngörüyor. Cumhurbaşkanı bütçesinden daha fazla ekonomik kuruluşlara yardım ediliyor. Bu kuruluşları bilmekte bizim en doğal hakkımız. Ve bu bütçede AHİM in kararlarına rağmen henüz Alevilere başka dine mensup insanlara Hristiyanlara, Musevilere bir pay ayrıldığını görmemiz mümkün değil. Yine ayrımcı, yine tekçi bir bütçe ile karşı karşıyayız. Alevilerin Cem evlerine yönelik ibadethane sayılmasına yönelik talepleri var. Din derslerinin serbest bırakılmasına yönelik talepleri var ve bunlarla ilgili AİHM kararları var. Ne yazık ki bunlar uygulanmamış durumda gözüküyor” şeklinde konuştu.
“ALEVİLERİN YAŞADIĞI BÖLGELERDE PROVAKASYON HAZIRLIKLARI VAR”
“Özellikle Alevilerin yoğun yaşadığı yerlerde provokasyona yönelik hazırlık hareketler var, bunu görmemiz gerekir” diyen Karabat, belli bölgelerde bu tür hareketlilik olduğuna dikkat çekerek uyarıda bulundu. Karabat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ayaz ağada böyle bir hareket var. Tunceli’de yeni yaşanan örnekler var. Bu tür örnekleri artırmak mümkün teker teker. Ama özetle bir inkâr politikası ile karşı karşıyayız. Türkiye cumhuriyetinin asli kurucu unsurlarından birisi olan Alevilerin yok sayılmasını kabul etmemiz mümkün değil. Demokratik anlayışımız gereği de toplumun bütün kesimlerine devletin kör olması, sağır olması ve eşit davranması gerekirken devlerin sadece bir mezhebi, öne çıkaran bir anlayışla örgütlenmesi ve Terkiye Cumhuriyetinin bütçesinden en fazla payı da bu kuruluşların alması ayrı bir tartışma konusudur.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.