PİRHA- Krizin sorumlusunun ülkenin kaynaklarını üretime değil yandaşa, halka değil şatafata, barışa değil savaşa kullanan siyasi iktidarın olduğunu dile getiren DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, hükümete, “Krizde yüzde 1’i değil yüzde 99’u koruyun” çağrısında bulundu.
Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de aralarında bulunduğu çok sayıda sendika ve meslek örgütü, Beşiktaş’ta bulunan DİSK Genel Merkezi’nde “Krizin bedelini ödemeyeceğiz” başlığıyla deklarasyon yayınladı. Salona, “Krize karşı emeğin haklarını savunmak için omuz omuza” pankartı asılırken, “İşten çıkarılmalar yasaklansın”, “Vergi adaleti sağlansın”, “Ücretler derhal ödensin” ve “Elektriğe doğalgaza ulaşıma, suya zam yapılmasın” dövizleri taşındı.
“KRİZİN ANLAMI, YAŞAMIMIZIN GİDEREK SÜRDÜRÜLEMEZ HALE GELMESİDİR”
Ortak açıklamayı DİSK Genel başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptı. Enflasyondan işsizliğe, yoksullaşmadan ekonomik durgunluğa kadar hayatın her alanını kabusa çeviren bir ekonomik kriz ile karşı karşıya olduklarını belirten Çerkezoğlu, “En yetkili ağızlar ‘kriz’ sözcüğünü kullanmaktan kaçınsalar da, bizler için krizin anlamı birbiri ardına kapanan dükkanlardır. Marketlerde sürekli yapılan zamlardır. Kabaran elektrik-su-doğalgaz faturalarıdır. Ödenemeyen borçlardır. Evlere gelen hacizlerdir. İşsizliktir, iş cinayetleridir. Krizin anlamı, yaşamımızın giderek sürdürülemez hale gelmesidir. Geçen ay açıklanan 2019-2021 döneminin Yeni Ekonomi Programı’ndaki göstergeler de ‘kriz yok’ söylemlerini boşa çıkarmaktadır. Enflasyon, büyüme, milli gelir, bütçe açığı, reel sektör borçları ve işsizlik göstergeleri, durumun vahametine işaret etmektedir” diye konuştu.
“SONUÇLARI 81 MİLYONA ÖDETMEK İSTENİYOR”
Temel meselenin krizin faturasının kime ödetileceği olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, “İktidar çevreleri şimdiye kadar yaşanan tüm krizlerde olduğu gibi bu krizin faturasını da işçi sınıfına, emekçilere, yoksul halk kesimlerine çıkartmak niyetindedir. Üçte ikisi özel sektöre ve bankalara ait 467 milyar dolar dış borç ve bu devasa borcun ağır sonuçları 81 milyona ödetilmek istenmektedir. Küçük bir azınlığın borcu, zamlarla, adaletsiz vergilerle, işsizlik tehdidiyle halkın yüzde 99’unun sırtına yıkılmaktadır. İşsizlik fonuyla bankalar beslenmekte, kıdem tazminatına göz dikilmekte, iş güvencesi tamamen ortadan kaldırılmaktadır” diye belirtti.
“FATURA PATRONLARA KESİLMELİDİR”
Krizin tek sesli medyada yansımamasına değinen Çerkezoğlu, her şeye rağmen gerçeğin örtülemediğini vurguladı. Çerkezoğlu, açıklayasını şöyle sürdürdü: “‘Nimete’ kimseyi ortak etmeyen patronlar, külfeti nüfusun yüzde 99’unun üzerine yıkmaya çalışmaktadır. Oysa fatura bu düzen sayesinde küplerini dolduran patronlara kesilmelidir. Faturayı ödemesi gereken sadece patronlar değil, aynı zamanda siyasi iktidardır. Ülkemizi büyük bir yıkımın eşiğine getiren neoliberal politikaları yıllardır kimler hayata geçirdiyse krizin sorumlusu da onlardır. Krizin sorumlusu, Türkiye’yi sermaye için cazip bir ülke yapmak adına emeğin en temel haklarını gasp edenlerdir. Krizin sorumlusu şeker fabrikalarından kağıt fabrikalarına kamu birikimini özelleştirmeler yoluyla talan edip Türkiye’yi ithalata mahkum edenlerdir. Krizin sorumlusu sosyal hak olarak tanımlanması gereken kamusal hizmetleri, yerli tarımsal üretimi, kentleri, doğayı imha eden politikaları hayata geçirenlerdir. Krizin sorumlusu ülkenin kaynaklarını üretime değil yandaşa, halka değil şatafata, barışa değil savaşa kullanan siyasi iktidardır.”
MÜCADELE ÇAĞRISI
Bu ülkenin yüzde 99’u borçlu değil alacaklı olduğunu ifade eden Çerkezoğlu, “Çünkü ekonomik büyüme söz konusu iken, bu ülkenin işçileri, kamu çalışanları, tüm emekçileri yoksullaşmayla, gelir dağılımı ve vergi adaletsizliğiyle, iş cinayetleriyle, eğitim ve sağlık başta olmak üzere kamusal hizmetlerin ticarileşmesiyle, fabrikalarımızın satılmasıyla büyük bedeller ödemiştir. Bizler biliyoruz ki işsizlik, zamlar, yoksulluk kader değildir ve toplumun emeğiyle geçinen çoğunluğunu koruyan, kamucu/halkçı politikalar hem mümkün hem de zorunludur. Ücretlerin artırılmasından toplu işten çıkarmaların yasaklanmasına, kamu hizmetlerine zam yapılmamasından vergi adaletine dair somut, uygulanabilir politikalarla işsizlik de yoksullaşma da önlenebilir” dedi. Her ekonomik kriz bir karar aşaması olduğunu hatırlatan Çerkezoğlu, şunları söyledi: “Bugün verilecek kararın temel sorusu şudur; Kriz karşısında işçiler, kamu emekçileri, işsizler, gençler, kadınlar, emekliler, köylüler, yoksullar mı korunacak, şirketler, bankalar, patronlar ve ülkeyi yönetenler mi korunacak? Krizin bedelini emeğiyle bu ülkenin değerlerini yaratan yüzde 99 mu ödeyecek, krizi yaratan yüzde 1 mi ödeyecek? Biz imzacılar kurumlar olarak ‘Krizin bedelini ödemeyeceğiz, krizde yüzde 1 değil, yüzde 99 korunsun’ talebiyle ortak bir mücadeleyi örgütleyeceğimizi, bu talep etrafında buluşabilecek herkesi, emeğin savunması için omuz omuza mücadeleye çağırdığımızı ilan ederiz.”
Açıklamanın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtlayan Çerkezoğlu, önümüzdeki günlerde eylem ve etkinlik programlarını deklere edeceklerini söyledi.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.