PİRHA- Hükümet yetkilileri, “Ekonomiyi toparlamaya başladık”, “Türkiye’de yaşanan bu sıkıntılar psikolojik” gibi açıklamalar yapsalar da gerçeklik bunun tam tersini gösteriyor. Zamlardan belini doğrultamayan vatandaş, pazardaki fiyatların sadece psikolojilerini değil ceplerini de nasıl etkilediğini anlatıyor.
Türkiye’de asgari ücretle geçinenler belini bir türlü doğrultamıyor. Dövizin artışı, liranın değer kaybetmesi bunlarla beraber en temel ihtiyaçlardan başlayarak gelen zamlar… Bir yıl önce aldığını bu yıl alamayan, bir yıl önce yediğini bu yıl yiyemeyen, bir yıl önce ısındığı gibi ısınamayan halkın bir gerçekliğini sokakta gördük.
İstanbul’un en merkezi yerlerinden biri olan Taksim İstiklal Caddesi’nde halkın nabzını tutmaya çalıştık. Çoğu kapanmış dükkanlar, her tarafında indirim yazan mağazalara daha az giren insanlar, işsizlikten volta atanlar, yurt dışından değer gören parası ile Türkiye’de tatil yapanlar…
İndirim yazan bir mağazanın önünde oturan yaşlı bir amca ile karşılaşıyoruz önce. Emekli amca maaşının 1200 TL’sini otele veriyor. Çamaşırlarını geçen yıl 8 TL’ye yıkayan amca bu yıl 25 TL’ye yıkatabiliyor. “Türkiye bitmiş. Durum kötü, yani bildiğin gibi değil” diye yorumluyor ekonomik krizi.
Almanya’dan tatile gelen bir genç de bize doğru geliyor ve ekonomiye ilişkin şunları söylüyor: Her yerde zam var. Mağazalarda insan göremiyorsunuz. Alım gücü oldukça azaldı.
“PSİKOLOJİMİZ PAZARDA BOZULDU”
Nurettin adlı bir vatandaş da ekonomik krizden nasibini alanlardan. “Ben 3 senedir bu ülkede işsizim. İstiklal’de gidip geliyoruz taşları ölçüyoruz” diyen Nurettin adlı vatandaş malulen emekli olduğu maaşla geçiniyor. İçişleri Bakanı’nın ekonomik krizin psikolojik olduğuna dair sözlerine de, “Kendisi bir halk pazarına insin” diye cevap veriyor.
“KRİZ YOK, HER ŞEY ÇOK GÜZEL” DİYEN DE VAR
Muhammet Çoban için ise var olan bir kriz yok. Asgari ücretin iki katı maaş alan Çoban, “Turist çekiyoruz. Hiçbir sorun yok. Paramız değerli. Evlerimizdeki altınlarımız, dövizlerimizi bozdurduk. Ama hala hiçbir sorun olduğunu düşünmüyorum ekonomik olarak. Tatillerimizi çok güzel yapıyoruz” diyor.
“HER ŞEY BERBAT”
Turizmci olan Nihal Yüksel, “Her şey berbat. Nereden başlayayım ki” diyor.
Yüksel biraz da öfkelenerek şöyle konuşuyor:
“Hayat pahalı. Bunlar zaten birbirini tetikliyor. Birçoğu uyduruktan zamlar koyuyorlar. Bir kesim kazanıyor. Bir kesim batıyor. Yakında iki ayda bir gelecek doğalgazı da yakamayacağız. Rahatsızız. Emekliyim mümkün değil çalışmasam hayatta geçinemem. Bu kadar zamlar oluyor bari emekliye de olsun.
Psikolojimizi bunlar bozuyor. Ne psikolojikmiş. 8 liraya domates yemenin psikolojisi mi var. 8 lirayı görünce zaten psikolojim bozuluyor. Böyle konuşmuyorlar mı iyice zıvanadan çıkarıyorlar insanları. Her şeye zam bize, maaşımıza zam yok.”
“ÖNCE SARAY’DAN KESSİNLER”
Alaattin Keleş 3 senedir İsviçre’de yaşıyor. Türkiye’ye tatile gelen Keleş, “Ekonomik kriz benim açımdan yok. Döviz yüksek fiyatlar benim için iyi. Genel olarak baktığın zaman halkın durumu iç açıcı değil.
Ülkedeki yüzde 20 çok zengin yüzde 80 çok fakir. Yüzde 20’de kriz tabii ki. Saray’da da kriz yok. Saray’dan önce kesmeleri lazım. Mitinglerden kesmesi lazım. İnsanlar kredi kartı ile geçiniyor” diyor.
“DOKTORA BİLE GİDEMİYORUZ”
İşçi emeklisi Adnan Oruç da krizin ötesinde bir pahalılık olduğunu düşünüyor.
Oruç, “Recep efendi insanlarla artık dalga geçiyor. Bırak geçinmeyi doktora bile gidemiyorum. Ben onlara değil kendime kızıyorum. Toplumlar layık oldukları ortam ve düzende yaşamaya mahkumdur. Bunun sorumlusu da soluz diyenler. Kenan Evren’i bile eleştiremezler. Evren’in yolunu da açan soldur” ifadelerini kullanıyor.
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.