PİRHA – Alevilerin 12 gün boyunca Kerbela’da katledilenler için oruç tutup yas ilan ettikleri Yassı Muharrem ayındayız. Garip Dede Dergahı Başkanı,İmam Rıza Ocağı pirlerinden Celal Fırat, “Biz her gün Şah Hüseyin’e ağlıyoruz. Şah Hüseyin bu halimizi görse ‘Bana niye ağlıyorsunuz kendi halinize ağlayın’ derdi. Bu nedenle biz Hz. Hüseyin’in Yezid’e karşı duruşunu ve söylemlerini örnek almalıyız” dedi.
Gelenek olarak Kurban Bayramı’ndan yirmi gün sonra tutulan Matem orucunun bugün 2. günü. Kerbela’da şehit edilen 72 kişi için tutulan matem orucu, gün batımında, gösterişsiz bir şekilde açılır. 13. gün ise Aşure verilir. Garip Dede Dergahı Başkanı, İmam Rıza Ocağı pirlerinden Celal Fırat, matem orucuna ilişkin Pir Haber Ajansı’na konuştu.
“Matem oruçlarında biz de birilerini taklit etme konumuna geldik” diyen Fırat, “Sünni ve Şii dostlarımız Ramazan ayı geldiğinde koltuklarının altına birer tane Kuranı Kerim alıyorlar ev ev dolanıyorlar. Aynısını biz yapmaya başladık. Mahallelerde cemevlerine 10-15 kadın birlikte gelerek koltuk altlarında birer Kuranı Kerim koyuyorlar aynı muhabbeti, aynı olguyu aynı versiyonu insanlara anlatmaya ve insanları aynı çerçeveye getirmeye gayret ediyorlar. Bu doğru bir şey değil” diye konuştu.
“HZ. HÜSEYİN’İN DURUŞUNU ÖRNEK ALMALIYIZ”
Fırat, “Biz Kızılbaş Alevileriz. Ancak birilerine benzemeye çalışanlar Matem oruçlarını sadece ağlama ayı haline getirmeye çalışıyorlar. Böyle bir mantık bir zihniyet var ve bunları da cemevleri yarattı. Oysaki biz Hz. Hüseyin’in Yezid’e karşı vermiş olduğu o duruşu örnek almamız lazım” dedi.
Kerbelalar günümüzde de etkin bir şekilde yer alıyor ve yaşatılıyor. Ancak biz halen Şah Hüseyin’in niçin başını verdiğini algılamamışız. Bu konu ile ilgili bence herkes özeleştirisini yapmalı. Hz. Hüseyin’in yaşamış olduğu o acıyı kimsenin yaşamamasını temenni ediyoruz. Ama halen her gün katliamlar yaşatılıyor insanlara” diyen Fırat şöyle devam etti:
“Cemevlerinde her gece muhabbetler ediliyor. Ancak cemevlerinin şu olgudan çıkması lazım. Biz her gün Şah Hüseyin’e ağlıyoruz. Şah Hüseyin bu halimizi, görse ‘Bana niye ağlıyorsunuz kendi halinize ağlayın’ derdi. Bu nedenle biz Hz. Hüseyin’in Yezid’e karşı duruşunu ve söylemlerini örnek almalıyız. Hz. Hüseyin Yezid’e ‘Onursuz bir şekilde yüz gün yaşayacağıma izzetli bir şekilde bir gün yaşarım. Ve aç kal alçalma’ diyor. Bu anlamda biz bu değerlerde bir şey almalıyız. Aleviler bu Yassı Muharrem ayında bir direnç göstermeli seslerini biraz çıkartmalıdırlar. Cemevlerine gelmelidirler ama başları dik bir şekilde gelmelidirler.”
“ZALİMLERE VE FİRAVUNLARA KARŞI TEK VÜCUT OLMALIYIZ”
İnsanların Kerbela’da yaşanan katliama yüreklerinin yandığını ve gözlerinin yaşardığını ifade eden Fırat “İnsani olarak düşündüğümüzde onlara yapılanları hiçbir vicdanın kabul etmeyeceği bir katliam yaşanmıştır. Günümüzde de halen aynı Kerbelalar yaşanıyor ve yaşatılıyor. Bu nedenle bu bizi daha da yakınlaştırmalı yeryüzündeki bütün topluluklarla halklarla bu zalimlere, firavunlara karşı tek vücut olarak karşı durmamız kanısındayım” şeklinde konuştu.
“HER ALANDA MÜCADELE ETMEK LAZIM”
Hüseyin’i bir duruşun, gelenek ve göreneklerimizi yalın bir şekilde yaşamak, kimseye benzememek ve Alevice yaşamak olduğunu belirten Fırat, şunları kaydetti:
“Cemevlerinde mersiyeler okunmasına ve saz çalınmasına yönelik Hz. Hüseyin saz mı çalıyor denilerek çocuklarımızın kafalarını bulandırmaya gayret ediyorlar. Net bir şekilde bunun cevabını vermek lazım. Biz ne Sünni’yiz ne de Şii’yiz biz Aleviyiz. Onlar kendi geleneklerini kendi gibi yaşamalı biz de kendimiz gibi olmalıyız. Ama bugün cemlerimiz fatihalar ile açılıyor ve fatihalar ile kapatılıyor. Değişik değişik emareler cemlere dahil edilmiş durumda. Bu nedenle Hüseyini duruş hayatın her platformunda olmalıdır. İş hayatında, evimizde ve her alanda mücadele etmek lazım. Aleviliği öz olarak yaşamamız lazım. Kimseye benzemeden ben Aleviyim demek lazım.”
“BİZ TAŞLARA VE AĞAÇLARA GİDİP DUA EDERDİK”
Garip Dede Dergahı Başkanı, İmam Rıza Ocağı pirlerinden Celal Fırat son olarak şunları ifade etti:
“Bizim köylerin çoğu yerinde ziyaretgâhlar vardı. Kimi yerde biz taşlara gidip duamızı verirdik ve kutsaldı bizim için. Aynı şekilde biz gidip bir ağaca dua verip önünde kurbanlar keserdik. Buralara bazen yalın ayak giderdik. Bu nedenle biz bir yere dua edip niyaz edeceksek birilerine benzeşmemize gerek yok. Bir insan bir yerde var ise orası değerlidir. Şu an Garip Dede Dergahındayız sizler bizler olmasak buranın bir içeriği bir anlamı olmaz. Biz inancımızın içini güzel insanlar ile donatmamız lazım.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.