PİRHA – Bingöl Kiğı’daki doğa tahribatına ilişkin PİRHA’ya konuşan doğa aktivisti Yunus Gürbey, Kiğı Barajı’nın doğal yaşama, köylülere ve ziyaretgahlara olan etkilerini aktardı. Gürbey, bölgede Kiğı Kalesi’nin, Pırehankan Ziyaretgahı’nın, birçok köyün ve yaban hayatının zarar gördüğünü belirtti.
Dersim bölgesinde bulunan Peri Suyu’nda 9 baraj bulunuyor. Bu barajın yapılmasıyla birçok yerleşim yeri, köy, ziyaretgah, mezarlar, yaban hayatı, yollar yok oldu. Bu barajlardan bir tanesi de Kiğı Barajı. Kiğı’da yaşayan doğa aktivisti Yunus Gürbey, barajın bölgeye verdiği etkileri, yarattığı tahribatlara ilişkin PİRHA’ya anlattı.
Gürbey, “Kiğı barajının alanı sit sayılabilecek bir alandır. Orada binlerce yıllık Kiğı Kalesi bulunmaktadır. Yine çeşitli endemik bitkilerin, hayvanların yaşadığı bir alan. Kiğı Kalesi’ni de baraja dolgu yapılması için taşları dinamitle patlattılar. Alan, Kiğı’nın en eski yerleşim yeri olarak biliniyor. Dağın yamacında kilise var, orada da ciddi bir tahribat var. Bölgede bulunan Topraklı Köyü, Abar Köyü ciddi bir tahribat gördü” ifadelerini kullandı.
“BARAJ SUYU GELECEK, MEZARLARINIZI KALDIRIN”
“Barajın önü kesilmeden önce insanlara ‘Baraj suyu gelecek, mezarlarınızı buradan kaldırın’ dediler. Bu gerçekten trajik bir olay. Babamızın, dedemizin mezarını 3-5 kişinin karı uğruna yerinden kaldırıyoruz, bu tam bir zulüm” diyerek tepkisini dile getiren Gürbey, Alevilerin ziyaretgahlarından olan Pirehankan’ın olduğu bölgede de çok ciddi tahribatlar yaşandığını şöyle belirtti:
“Ayrıca Kiğı barajının gerisinde bulunan Pirehankan Ziyaretgahı’nın, Alevi inancında çok önemli bir yeri vardır. İnsanların sık sık ziyaret ettiği, dualarını, kurbanlarını yaptığı bir yer. Orada da ciddi bir tahribat var.”
Bu baraj silsilesinin Mazgirt’in güneyinden Kiğı’ya kadar devam ettiğini ifade eden Gürbey, şunları kaydetti:
“Burada sahiplenme ve karşı çıkma konusunda yeterli tepki verilmedi. Peri suyunun Küçüksu Vadisi’nde yapılmak istenen bir barajın hukuksal mücadelesini verdik. Bu barajın yapılacağı alan da birinci derece sit alanı sayılabilecek bir yerdi. İki kaplıcanın olduğu ve çeşitli endemik bitkilerin olduğu bir alandı. Şirket, halkın bu tepkisini görünce geri adım atmak zorunda kaldı.”
KİĞI’DA ORMAN YANGINLARI
Bölgede yaşanan sorunlardan birisi ise orman yangınları. Gürbey, yazları bölgede çok ciddi orman yangınları olduğunu belirterek “Bunlar gündeme de gelmedi. Türkiye’deki çevreci, ekolojist kesimin bu bölgenin doğasına yönelik bir eksikliği var. Biz istiyoruz ki; bir Hozat gibi, bir Pülümür gibi, bir Ovacık gibi buralara da sahip çıkılsın. Burası tanıtılmamış, tarihi doğal dokusu çok zengin bir yer” dedi.
Gürbey, “Ormanlar güvenlik gerekçesiyle yakılıyor. Yangınların olduğu bölgeler yasaklı olduğu için müdahale edenler olsa bile eksik kalınıyor. Çünkü can güvenlikleri öz konusu. Gidip doğrudan müdahale etme şansları yok. Bir vatandaş hayvan yükü kadar kuru odun götürse müdahale ediliyor ama yandığı, tahrip edildiği zaman aynı tavır sergilenmiyor” diyerek sözlerini tamamladı.
KİĞI/PİRHA
Yoruma kapalı.