PİRHA-Cumartesi Anneleri, eylemlerinin 980’inci haftasında Galatasaray Meydanı’na kayıplarının fotoğrafları ve karanfillerle geldi. Okunan basın açıklamasında “Güçlükonak Katliamı için adalet” çağrısı yapıldı.
Cumartesi Anneleri, 1995 yılından bu yana gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle Galatasaray Meydanı’nda bir araya geliyor.
Abluka altında tutulan Galatasaray Meydanı’nda buluşan Cumartesi Anneleri ve insan hakları savunucuları, eylemlerinin 980. haftasında basın açıklaması yaptı.
Cumartesi Anneleri adına açıklamayı Maside Ocak okudu. Ocak’ın okuduğu metinde şu ifadelere yer verildi:
“GÜÇLÜKONAK KATLİAMI İÇİN ADALET İSTİYORUZ”
980. haftamızda bizimle özdeşleşen Galatasaray Meydanı’na girişimizi engelleyen polis bariyerlerinin önündeyiz.
980 haftadır haykırıyoruz: Yüzlerce insanın gözaltında kaybedildiği bu topraklarda hiçbir fail ve sorumlu cezalandırılmadı. İnkâr ve cezasızlık siyaseti, kayıplarımıza ve adalete ulaşmamızı imkânsız kıldı.
Her cumartesi Galatasaray’dan bu söylediklerimizi doğrulayan kayıp dosyalarını kamuoyu ile paylaşıyor ve gerçeklerin toplumsal hafızada yer alması için mücadele ediyoruz.
980. haftamızda, 28 yıl önce gözaltına alınan 11 kişinin bir minibüs içerisinde kurşunlanıp, yakılmasıyla sonuçlanan Güçlükonak Katliamı için adalet istiyoruz.
Devletin resmi kayıtlarına da geçen Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu’nun raporuna göre; 1996 yılının 10-12 Ocak tarihleri arasında askerler, Şırnak’ın Güçlükonak ilçesine bağlı Çevrimli ve Yatağan köylerine baskın düzenledi. Abdullah İlhan, Ahmet Kaya, Ali Nas, Neytullah İlhan, Halit Kaya ve Ramazan Oruç’u gözaltına aldı. Gözaltına alınanlar Taşkonak Jandarma Taburu’na götürüldü. Köylüler burada ağır işkence sonucunda öldürüldü.
15 Ocak 1996 tarihinde de Koçyurdu köy muhtarı ve aynı zamanda korucu olan Mehmet Öner’i arayan jandarma, gözaltında tutulanları serbest bırakacaklarını, onları almak için tabura bir minibüs göndermelerini istedi. Durumdan şüphelenen Öner, sürücüyü yalnız göndermek istemedi. Korucular Hamit Yılmaz, Abdülhalim Yılmaz ve Lokman Özdemir’i de yanına alarak Ramazan Nas’ın kullandığı 56 AH 320 plakalı minibüsle Taşkonak Jandarma Taburu’na gitti.
Tabura gelen korucular da öldürüldü ve daha önce öldürülen 6 köylü ile birlikte, 10 kişinin cansız bedenleri minibüsün koltuklarına bağlandı, başlarına da çuval geçirildi. Ramazan Nas’ın kullandığı minibüs jandarmanın kontrolünde yola çıktı. Yol askerler tarafından trafiğe kapatıldı.
Minibüs bir noktaya gelince aracın içindeki jandarmalar inerek uzaklaştı. Ardından minibüs önce silahla tarandı. Atılan roketler sonucu minibüsün içindeki 10 kişinin bedeni kömür haline geldi. Kaçmaya çalışan sürücü de taranarak öldürüldü. Adeta kül olmuş bedenler, ailelere teslim edilmedi. Üzerinde kimliklendirme çalışması yapılmadan, dini vecibeler yerine getirilmeden güvenlik güçlerince toplu halde gömüldü.
“BU KATLİAMI DEVLET GÜÇLERİ YAPMIŞTIR”
Olayı araştırmak üzere, Barış İçin Bir Araya Çalışma Grubu bir heyetle olay yerine gitti. Heyetin ulaştığı bilgi ve tanıklıklar resmi açıklamalar ile tümüyle çelişiyordu.
Heyet ulaştığı bütün bilgi, bulgu ve belgeler ışığında kamuoyuna, “Bu katliamı devlet güçleri yapmıştır” açıklamasında bulundu ve raporlarıyla birlikte Diyarbakır DGM, Olağanüstü Hâl Bölge Valiliği ve Genelkurmay’a başvurdu. Savcılıklara suç duyurusunda bulundu. Ancak yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşınan davada ise Türkiye, etkin soruşturma yükümlülüğünü ve ailelerin ulusal bir merci önünde etkili bir yola başvurma haklarını ihlal ettiği için mahkûm oldu. (Başvuru no:33420/96 ve 36206/97)
“ADALETİN SAĞLANMASI GÖREVİNİZİ YERİNE GETİRİN”
980. haftamızda adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz: Dönemin Devlet Bakanı Adnan Ekmen ve dönemin Şırnak İl Jandarma Merkez Bölük Komutanı Yüzbaşı Özcan Tozlu’nun devlet bağlantısına işaret ettiği Güçlükonak Katliamı’nda yaşananlar konusunda sorumluluk almanızı talep ediyoruz. Bu katliamın detaylarını açığa çıkartarak, faillerin üzerindeki cezasızlığı sona erdirerek, adaletin sağlanması görevinizi yerine getirin. Kayıp yakınlarının adalet ve dürüstlük beklentilerine cevap vermek için gerekli adımları atın.
Kaç yıl geçerse geçsin Güçlükonak Katliamında katledilen 11 insanımız için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.
“GALATASARAY MEYDANI BİZE AÇILSIN”
Cumartesi Anneleri’nin 980’nci hafta eyleminde Güçlükonak Katliamı’nda yaşamını yitiren Ahmet Kaya’nın kızı Hayriye Kaya da söz aldı. Kaya şu konuşmayı yaptı:
“Ben Ahmet Kaya’nın küçük kızıyım. 8 yaşındaydım, benim babam asker tarafından yakalandı. Biz babamızın arkasından ağladık, bizimle dalga geçtiler. Asla unutmuyoruz. Biz adaletin yerine gelmesini istiyoruz. Adalet yerini bulsun, Galatasaray Meydanı bize açılsın istiyoruz. Biz de Türkiye Devleti’nin vatandaşıyız, biz neden ezildik? Neden yetim kaldık? Ben 8 yaşında babasız kaldım. Okuyamadım. Yazık değil mi bize? Kimin ne hakkı vardı bize bunu yaşatmaya?”
Dilan ŞİMŞEK- Devrim FINDIK/ İSTANBUL
Yoruma kapalı.