Alevi Haber Ajansi

78’liler Girişimi Sözcüsü Can, idamlarının 49. yılında Üç Fidan’ı anlattı

PİRHA-78’liler Girişimi Sözcüsü Celallettin Can, 6 Mayıs 1972’de idam edilen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın neden hedef alındıklarını anlattı. Can “Gerçekten yetenekli, halk tarafından sevilen, önder özellikleri olan bir kadroydu. Bu kadronun tasfiye edilmesi, Anayasanın değiştirilerek tekçi rejimin egemen kılınabileceği bir sistem oluşturmanın parçası olarak 12 Mart darbesi yapıldı” dedi.

Türkiye Halk Kurtuluş Ordusunun öncü isimleri Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan 6 Mayıs 1972’de idam edildi.

78’liler Girişimi Sözcüsü Celallettin Can, ölüm yıldönümlerinde Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın, dönemin güçleri tarafından neden hedef alındığını anlattı.

Bir dönem Dev-Genç Başkanlığı görevini de yürüten Celalettin Can, “Gerçekten yetenekli, halk tarafından sevilen, zeki ve önder özellikleri olan bir kadroydu” diyerek, Deniz’lerin yapılanmasının tasfiye nedenini “Anayasanın değiştirilerek tekçi rejimin egemen kılınabileceği bir sistem oluşturmak isteniyordu. Sonrasında da 12 Mart darbesi yapıldı” sözleriyle anlattı.

“TEKÇİ REJİM İÇİN SOL YAPILANMA TASFİYE EDİLMELİYDİ”

Celalettin Can, Deniz’lerin idamı ile dönemin siyasi güçlerinin ne mesaj vermek istediğini şu sözlerle ifade etti:

“1960’lı yıllarda ciddi bir toplumsal hareketlilik ortaya çıktı. Bir ara gazetelerin arşivlerini incelerken şu bilgiye ulaştım; 1969 yılında Amerikan Başkonsolosluk yetkilisi, Süleyman Demirel ile bir kokteylde bir araya gelerek ‘bu gençliği bir şekilde tasfiye edin’ diye görüş beyan ediyor. Demirel de onu onaylıyor.

12 Mart darbesinin gelmesinin nedenini; gençliğin henüz tecrübesizken o toplumsal sürecin bastırılmasının bir parçası olarak bütün gençlik liderlerinin tasfiye edilmesiydi. Ordu ve bürokrasi içerisindeki Kemalist gençlik altında bir sol darbe eğilimi de vardı. Amaç, bunların tasfiye edilmesiydi.

9 Mart’ta sol darbeciler toplanıyor, ‘darbe yapalım mı yapmayalım mı’ diye tartışıyorlar. Bir şekilde engelleniyorlar. 12 Mart’ta ise karşı darbe yapılıyor. Kara ve Hava Kuvvetleri komutanları, sağ darbecilerin yanına geçiyor. Bütün solcuları zaten orada fişlemişler. Ardından ordu içerisinde de çok ciddi tasfiyeler yaşanıyor.

12 Mart darbesi gelir gelmez Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan, motosikletle Nurhak Dağlarına gitme kararı alıyor. Ve yolda yakalanıyorlar. O süreçten sonra da Deniz, çok gündemde yer aldı. İdam cezası tartışma konusu oldu. Sol cephe, buna karşı oldukça direndi. Denizlerin idamı gündeme gelince Mahir Çayan’lar, destek amaçlı İsrail Başkonsolosu Efraim Elrom’u dahi kaçırdı. Sonraki süreçte büyük bir dayanışma ortaya çıktı.

1970’li yıllarda bir lider kadrolaşma ortaya çıktı. Gerçekten yetenekli, gerçekten halk tarafından sevilen, zeki ve önder özellikleri olan bir kadro ortaya çıktı. Ondan sonra da Denizler asıldı, Mahir Çayan’lar öldürüldü. Ordu içerisinde tasfiyeler yaşandı ama bir şey daha yapıldı; o dönemde 1974 ile 1980 yılları arasında 5 bine yakın genç öldürüldü. Sol epeyce yıpratıldı ve 12 Eylül darbesinin koşulları yaratıldı. Her şeye rağmen 12 Mart muhtırası Deniz’leri, Mahir’leri idam ederken biraz daha kalıcı olmayı amaçlıyordu. Ama bunu yapamadılar. 12 Eylül darbesi de bunun tamamlayıcısı oldu. Bu açıdan 12 Eylül’ü 12 Mart’tan ayrı düşünmemek gerekir. 12 Mart darbesi de 1960 darbesinin intikamını almak için yapıldı.”

“ADI DEMOKRASİ AMA ÖZÜ DARBE YÖNETİMİ”

Aynı zamanda 78’liler Vakfı’nın kurucusu olan Celalettin Can, Denizleri idam eden anlayışın bugünkü siyasette nasıl karşılık bulduğunu da anlattı. Türkiye’deki darbe rejimlerinin katlanarak günümüze kadar geldiğini söyleyen Celalattin Can’ın anlatımları şu yönde oldu:

“Türkiye’de 1950’li yıllarda Seferberlik Tetkik Kurulu kuruldu. Bu bir nevi mevcut yasal devlete paralel bir devletti aslında. 1974’ten sonra ise birçok saldırılar, katliamlar yapıldı. Fakat 1978 yılı geldiğinde başka bir şey oldu. Bu çok önemli bir yıldır. Darbe kararı o zaman alındı. Hatta darbenin zorunlu olduğu kararı alındı. Maraş Katliamı da sıkıyönetime geçiş için bir araç oldu. Darbe koşulları yaratılınca da Anayasa rafa kaldırıldı. Ve devamında tekçi bir Anayasa oluşturuldu. 1983’te ise demokrasiye geçildi ama o günden Tayyip Erdoğan dönemine kadar Türkiye darbe Anayasası ile yönetildi. Adı demokrasiydi ama özünde darbe yönetimi vardı.

Tayyip Erdoğan da güç kazandığı oranda tekçi rejime doğru yürümeye başladı. 2016 yılından sonra ise Cumhurbaşkanlığı Referandumu derken tekçi bir rejim kurulmuş oldu. Bugün 1930’larda olduğu gibi tekçi bir rejim kuruldu ama tek adam rejimi kurulurken 12 Eylül’le hesaplaşılmayınca tek adam rejimi o kalıpların üzerine kendisini oturttu ve bu rejim giderek de derinleşiyor. Yani geçmişte demokrasiye geçilirken aslında tek adam rejimi ile yüzleşilmemişti. Türkiye’de darbe rejimleri hep katlanarak bugünlere geldi ve normalmiş gibi görünür oldu. Demokrasiden ziyade darbe rejimleri, tekçilik normalleşti. Ama tekçilik de o kadar yoldan çıktı ki bugün herkes rahatsız. Peki bu süreci kim yarattı? Bunu da darbe rejimi ile hesaplaşıp yüzleşmeyenler, baskı rejimine seyirci kalanlar yarattı. ‘Geldiler, Kürtlere yöneliyorlar, bize dokunmuyorlar’ diyenler veya ‘HDP’ ye dokunmuyorlar bize değil’ diyenler bu sürecin sorumlusudurlar.”

“KARİZMATİK VE MASUM İNSANLARDI”

Celalettin Can, son olarak Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam edilmelerinin toplumsal bellekten neden silinmediğini şu sözlerle dile getirdi:

“1960’lı yıllardan sonra Türkiye’de bir uyanış başladı. Toplum, 60’lı yıllardan sonra devletten kaçmaya başladı. Türkiye’de her şey devletle başlayıp devletle biter ama ilk defa 1960’lardan itibaren halk, gerçekten devlete rağmen kendi hak ve hukukunu aramaya başladı ve hak arayan toplumun ilk göz ağrıları Denizlerdi. Karizmatik insanlardı ve kendilerini anlatabilme imkânlarını bulabilmişlerdi. O zamanlar üniversiteli olmanın da bir avantajı vardı. Hepsi de kendilerini yetiştirmiş, yurt dışına gidip devrimci eğitimler almış insanlardı. Bu da topluma çekici geldi. Ve tabi ki çok da masum insanlardı. Bu nedenle Deniz Gezmiş kadrosu, halk tarafından hep benimsendi.”

Eren GÜVEN/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak