PİRHA- KHK ile işinden ihraç edilen ve işine geri dönmek için 568 gündür iş yerinin önünde eyleme devam eden Mahmut Konuk, KHK ile işine son verilen tüm emekçileri iş yerleri önünde işlerine geri dönmek için mücadeleye çağırdı.
KHK ile ihraç edilen SES Eski MYK üyesi sağlıkçı Mahmut Konuk, “Hiçbir haklı gerekçeleri olmadan, yalan söyleyerek, sahtekarlık yaparak, bizim ekmeğimize, işimize son verdiler, el koydular, çocuklarımızın nafakasına alın terimize 40 yıllık emeğimize el koydular” dedi.
“Biz bunların yakasına yapışacağız” diyen Konuk, “Gücümüz ne tankla, topla, silahla, sopayla bunlara saldıracak gücümüz yok. Biz yüreğimizle, vicdanımızla bunların karşısında durmaya devam edeceğiz bizi hiçbir şekilde susturamazlar” ifadelerini kullandı.
Şimdilik haftanın 2 günü de Yüksel direnişine destek veren Konuk, KESK sokakta olduğu sürece KESK’ in düzenlediği bütün eylemlere katıldı.
“Yasada yazılı olan yol şu işten haksız bir şekilde atıldığınızda idare mahkemesine oradan üst mahkemeye Danıştay’a başvuruyorsunuz olmadı anayasa mahkemesine olmadı, AHİM’e başvuruyorsunuz. Biz o süreçlerin tamamını tükettik” diyen Konuk, 12 Eylül hukukunun bile kalmadığını vurguladı.
“OHAL BİREYSEL ÖZGÜRLÜKLERİ ENGELLİYOR”
Konuk sözlerini şöyle sürdürdü:
“Burada 1915 hukukundan söz edebiliriz. Yani düşman bellediklerini hiçbir hukuk yolu bırakmadan yok etmek hukuku uygulanıyor. Ermenilere yaptıklarının aynısını Pontus Rumlarına yaptıklarının aynısını muhalif bellediklerine yapıyorlar. Hiçbir hukuk yolu bırakmıyorlar. Anayasa mahkemesi, yüksek yargı organlarının yöneticileri hepsi teslim olmuş durumda. Cumhurbaşkanının muktedirin karşısında cübbelerinin olmayan düğmeleri olmayan cübbeyi ilikleyenlerden bir direniş, bir hukuki duruş beklemek mümkün değil. Ya da onun çağrısı üzerine seçim bölgesine gidip çay bahçelerinde çay toplamak bir hukuk adamının kendi içine sindirebileceği bir şey değil.
Danıştay başkanımın KHK’lar OHAL bireysel özgürlükleri engellemiyor sözü abesle iştigaldir. Anayasa Mahkemesi’nin biz haklar hakkında biz yetkili değiliz demesi abesle iştigaldir. O zaman Uganda Anayasa Mahkemesi mi yetkili diye sormamız lazım.
AHİM bile Türk siyasal iktidarına teslim oldu. 2 nedenle 1.Suriye’den gelen göçmenler kapıyı açarım üzerinize salarım diye tehditte bulundu. 2 biz burada canlı bombalarla uğraşırken siz rahat mı duracaksınız dedi demesinin üzerinden 2 gün sonra Almanya’da, Fransa’da Avrupa’nın değişik kentlerinde canlı bombalar patladı. Avrupa teslim oldu. Bir gerekçeyle AHİM olduğunu unuttu, devletler mahkemesi olduğunu düşündü o da teslim oldu.
Dolaysıyla bizim önümüze bir komisyon kurulmuş, bu utanç verici bir durum. Bizi işten atan, hiçbir sorgu hiçbir gerekçe, göstermeden işten atan siyasal iktidar bir komisyon kuruyor ve bütün hukuk mercileri o komisyonun vereceği kararı bekliyor. Binde bir haksız yere işten atılmış olan bazı arkadaşlar işe geri dönüyor o komisyonun kaç yıl süreceği incelemesinin süreceği belli değil. O komisyon da ‘sen başvurmadım, bu yolu tüketmedin’ demesinler diye başvuruda bulundum ve o komisyondan hiçbir umudum yok.”
“ÇOCUKLARIMIZIN NAFAKASINI GASP ETTİNİZ”
Konuk, “Bu da olmadığı içinde ben fiili meşru mücadele yolunu seçtim Japonların bir atasözü var, ‘Taşı delen suyun şiddeti değil, damlaların sürekliliğidir’. Ben o ilke ile hareket ediyorum. Damlalar sürekli akacak, taş delinecek, o taş delininceye kadar ben damla olarak o taşın üzerine tıp, tıp, tıp dökmeye devam edeceğim ve onların yakasına yapışmaya devam edeceğim ve siz hırsızsınız, bizim ekmeğimizi çaldınız, çocuklarımızın nafakasını gasp ettiniz demeye devam edeceğim. ‘Siz yağmacısınız, talancısınız, zorbasınız, haramisiniz, diktatörsünüz, kölecisiniz firavunlaşma yolunda ilerliyoruz’ demeye devam edeceğim” ifadelerini kullandı.
“SOKAĞA ÇIKIN”
“Sokağa çıkın. Sokağa çıkan, insan sayısı artsın, işyerlerinize gidin işyerlerinizin önünde oturma eylemine devam edin” sözleriyle mücadeleye çağrı yapan Konuk sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ben gidip anayasa mahkemesi önünde kendimi zincirlemesini de bilirim. Ama o tür eylemleri yapmıyorum niye bilerek yapmıyorum İhraç edilen her arkadaşın yapabileceği bir iş yapıyorum. Ben iş yerimin önünde gidip ben ekmeğimi çaldınız diye basın açıklaması yapmak en doğal insani bir haktır alıp götürüyorlar yarım sat sonra serbest bırakıyorlar. Eskiden olduğu gibi işkence ile baş edecek durumda değiller. Şimdilik avukatlar gözaltı işlemi yapmıyor, savcılar gözaltı işlemi yapmıyor, tutuklama yapmıyor. Çünkü yaptığınız işin bir anayasal hak olduğunu onlarda biliyorlar. Sahtekarlıkla kabahatler kanununa sokarak kabahatler kanununun içinde imiş gibi yaparak yapıyorlar. İşinden atılmış ekmeği çalınmış bir insana kabahatler kanunundan ceza yazmak ne yazar.
Herkese diyorum ki çıkın sokağa çıkmaya devam edin. Ben ısrarla herkesin yapabileceği bir işi yapmaya çalışıyorum. Yoksa daha ekstrem işler yapabiliriz. Meclisin önüne gidip kendimizi kilitlemek gibi ya da anayasa mahkemesi önünde Danıştay önünde bu tür şeyler aklımdan geçmedi değil, ama bunları bilerek yapmadım. Mahmut Konuk ‘fevri, bireysel eylemler yapıyor’ demesinler diye. Herkesin yapması gereken işi yaptım herkese bunu öneriyorum.
“AYM SAHTEKARLIK YAPIYOR”
Hiç bakmadım hiç ilgilenmiyorum, arttığını biliyorum 40-50 bin olmuştur herhalde. Kesinleşen birkaç tanesi hakkında anayasa mahkemesine dava açtık. Anayasa mahkemesi olumlu görürse ki açıkça anayasal bir hakkı kullanmayı kabahatler kanuna sokarak sahtekarlık yapıyorlar.
Eğer Anayasa Mahkemesi’nde bir parça hukuk kalmışsa, bir parça hukuk namusu kalmışsa, bunu düzeltirler düzelmezse de AİHM yoluna gideriz.
Oradan çıkar çıkmaz ayrı ben ödemeyeceğim. Benim zaten ödeyecek bir paramda yok, ev bana ait değil, evimde götürebilecekleri, çalabilecekleri malzemede yok. Ben ödemeyeceğim.”
Cebrail ARSLAN/ANKARA
Yoruma kapalı.