PİRHA- Cumartesi Anneleri, yakınlarının akıbetini sormak ce faillerin yargılanması için Galatasaray Meydanı’nda eylem yaptı. Gözaltında kayıplarla ilgili etkin soruşturma talep eden Cumartesi Anneleri, 1991 yılında gözaltında katledilen Mahmut Kaya’nın faillerinin açığa çıkarılmasını istedi. Yapılan açıklamada “Söylenmedik lafımız kalmadı ama vicdan denilen şey de ortadan yok oldu. Koşullar ne olursa olsun tüm kaybedilenlerin akibetinin ortaya çıkarılması için mücadelemize devam edeceğiz” denildi.
Cumartesi Anneleri-İnsanları, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle bir kez daha Galatasaray Meydanı’nda biraraya geldi.
Cumartesi Annelerinin eylemine İnsan Hakları Derneği İstanbul Şubesi de destek verdi.
1031’inci hafta eyleminde 1981 yılında Kars’ta kaybedilen Mahmut Kaya’nın akıbeti soruldu. 1031’inci hafta basın aaçıklamasını Cumartesi İnsanlarından Sebla Arcan okudu.
Sebla Arcan, “Bugün 2024 yılının son cumartesi. Yılbaşı telaşı başladı, insanlar sevdikleriyle birlikte yeni yıla girme planları yapıyor. Ancak biz, gözaltında kaybedilen sevdiklerimizin akıbetini öğrenme çabamızın boşa çıkarıldığı bir yılı daha geride bırakmanın derin kederi içindeyiz” dedi.
Kayıp yakınlarının, sevdiklerinin akıbetine ve nerede olduklarına dair gerçeği öğrenme hakkı, herhangi bir sınırlamaya tabi olmayan mutlak bir hak olduğunun altını çizen Arcan, “Devlet, kaybedilen kişinin akıbeti ve yeri hakkındaki gerçeği saklayamaz. Bu hakkın engellenmesi, kayıp yakınlarının yaşadığı ıstırabı daha da artırdığı gibi yeni ihlallere de yol açar” diye konuştu.
“İNKARA SON VERİLEREK ADALET SAĞLANMALI”
21 yaşındaki Mahmut Kaya’nın, 23 Aralık 1980 tarihinde Kars’ta, Maraş Katliamı’nın yıl dönümü vesilesiyle “Maraş Katliamı’nın hesabı sorulacaktır” yazılı bir pankart asarken yakalandığını aktaran Arcan, şunları ifade etti:
“Gözaltına alındıktan sonra, Sıkıyönetim Komutanlığı tarafından siyasi şube müdürlüğüne götürüldü. Birçok tanık beyanına göre, Mahmut Kaya, on gün süren ağır işkencenin ardından, 3 Ocak 1981 tarihinde öldürüldü. Bedeni kaybedilen Mahmut Kaya’dan bir daha haber alınamadı.
Kaya Ailesi’nin Erzurum’daki evini telefonla arayan bir kişi, Mahmut’un emniyette olduğu bilgisini verdi. Bunun üzerine Kars’a gelen Sebahattin Kaya, ilgili kurumlara başvurdu. Kars Valisi ile görüştü. Ancak Mahmut’un gözaltına alındığı inkâr edildi.
Mahmut ile birlikte gözaltında tutulan diğer kişiler mahkemeye çıkartıldıklarında, Mahmut Kaya’nın işkence sonucunda öldürüldüğünü detaylı bir biçimde anlatarak suç duyurusunda bulundu.
Israrla başvurularını sürdüren Selahattin Kaya’ya 9 Ekim 1982 tarihinde Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan “Mahmut Kaya adlı şahsın gözaltına alınmadığı, tutuklanmadığı ve ildeki cezaevinde bu isimde bir hükümlü ve tutuklu bulunmadığı” cevabı verildi ve ardından dosya kapatıldı.
2011 yılında TBMM İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu’nun Cemil Kırbayır ile ilgili yaptığı araştırma sonucu hazırladığı 350 sayfalık raporda Mahmut Kaya’nın gözaltında öldürülmesi de detaylı bir biçimde yer aldı. Dönemin yetkilileri ve tanıkları ile yapılan görüşmeler sonucunda hazırlanan kapsamlı raporda, Mahmut Kaya’nın gözaltında öldürülmesine karışan görevlilerin ve bu olaya göz yuman yetkililerin isimleri yer aldı.
TBMM Komisyonu’na da konuşan tanıklardan Davut Aksu şunları söyledi: “Mahmut Kaya diye bir insanı getirdiler. Yılbaşı da olabilirdi, yılbaşını bir gün geçmiş de olabilirdi, o süre zarfında yoğun bir işkence yapıldı. Yan yana bağlandık, belden aşağısı simsiyah olmuştu. Sanıyorum saat üç sıralarıydı, ‘Bitlis’te beş minare’ diye bir türküyü okudu, ağzından su geldi ve yanımda bu insan öldü. Bizi yandaki odaya aldılar. Mahmut Kaya’nın nabzını kontrol ettim, öldüğünü anladım.”
Bu ve benzeri çok sayıda tanık beyanlarına rağmen, Mahmut’un akıbeti hala karanlıkta bırakılmaya, failleri cezasızlıkla korunmaya devam etti. Devlet suçlarına maruz kalanların ve suça tanıklık edenlerin ifadeleri uluslararası hukukta birinci dereceden kanıt olarak kabul edilmektedir. Mahmut Kaya’nın gözaltında kaybedilişinin 44.yılında, inkara son verilerek adaletin sağlanması talebimizi tekrarlıyoruz.
Kaç yıl geçerse geçsin; Mahmut Kaya için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz.”
“TÜM KAYBEDİLENLERİN AKİBETİNİN ORTAYA ÇIKARILMASI İÇİN MÜCADELEMİZE DEVAM EDECEĞİZ”
Açıklamanın ardından konuşan Mikail Kırbayır ise şunları söyledi:
“Yıllardır bu meydanda kayıplarımızın akıbetini soruyoruz ne acıdır ki sesimize kulak veren olmadı. Devletin varoluş nedeni yurttaşların kutsal olan yaşam haklarını doğumundan ölümüne kadar korumak ve kollamakla mükelleftir. Hal böyleyken nüfusu 50 60 bin olan 1980’de Kars’ta kendisine muhalif olan gençleri Turan sağlam Cemil kırbayır ve Mahmut Kaya devletin resmi görevleri tarafından yaşamakları. Oruç Korkmaz Metro sağlamak cesetleri bulundu ve katleden Güvenlik güçleri diyorum Çünkü bana göre Ceza almaları beceriksizliğinden dolayıdır. Çünkü devlet diyor ki öldürdüysen onu yapamadıysan Sana ceza veriyorum denildi.
2011’de Türkiye Büyük Millet Meclisi insan hakları komisyonunda hazırlanan raporda katillerin belli ve kar savcılığına suç duyurusunda bulunulmasına karşı herhangi bir iddianada hazırlanmadı.
O dönem savcıya neden iddianame hazırlamıyorsunuz diye sordum. Bana kimi suçlayacağım dedim. Ancak failler belliydi. Savcı, bana ortada ceset yok demişti, ben de ‘zaten cesetlerimizi arıyoruz’ dedim. Konuşmam üzerine savcı bana bu konuşmaların sebebi ile seni tutuklayabilirim demişti. Peki vicdan nerede? Söylenmedik lafımız kalmadı ama vicdan denilen şey de ortadan yok olmuştur. Koşullar ne olursa olsun Mahmut Kaya, Cemil Kırbayır ve tüm kaybedilenlerin akibetinin ortaya çıkarılması için mücadelemize devam edeceğiz.”
PİRHA/İSTANBUL
Yoruma kapalı.