PİRHA-2 gün sürecek 4. Mehmet Çetin-Emirali Yağan Dersim Kültür ve Sanat Günleri başladı. etkinliğin açılışında konuşan Yönetmen Devrim Tekinoğlu, “Mehmet Çetin’in ardından Emirali Yağan’ı bu dünyadan uğurladıktan sonra biz de onların hatırasını, anısını, yarattıkları, ürettikleri ürünleri topluma tanıtmak için başladığımız yolculuk bir süre sonra Dersim Kültür Sanat Günleri’ne dönüştü” dedi.
2 gün sürecek 4. Mehmet Çetin-Emirali Yağan Dersim Kültür ve Sanat Günleri, Hüseyin Güntaş Kütüphanesi ve Konferans Salonu’nda başladı.
“MEHMET ÇETİN VE EMİRALİ YAĞAN ANISINA KÜLTÜR-SANAT GÜNLERİ DÜZENLEMEYE KARAR VERDİK”
Etkinlik, Yönetmen Devrim Tekinoğlu’nun yaptığı açılış konuşmasıyla başladı.
Tekinoğlu, yaptığı konuşmada şunları dile getirdi:
“Mehmet Çetin’in ardından Emirali Yağan’ı bu dünyadan uğurladıktan sonra biz de onların anısına kültür sanat günleri düzenlemeye karar verdik. Onların hatırasını, anısını, yarattıkları, ürettikleri ürünleri topluma tanıtmak için başladığımız yolculuk bir süre sonra Dersim Kültür Sanat Günleri’ne dönüştü.”
Açılış konuşmasından sonra Mehmet Çetin-Emirali Yağan Dersim Kültür ve Sanat Günleri hakkında ‘Hatıradır yak bu fotoğrafı’ adlı video gösterimi yapıldı.
“KÜLTÜR VAR İSE DİL VARDIR”
Dersim sözlü kültürünün kuşaklararası aktarımı konulu panel düzenlendi. Moderatörlüğünü Yazar Hüseyin Ayrılmaz tarafından yapılan panele konuşmacı olarak Yazar Daimi Doğan ve Araştırmacı-Yazar Mesut Özcan katıldı.
Kültür var ise dilin var olacağını belirten Araştırmacı-Yazar Mesut Özcan, “Kültürel birikim dil ile ifade edilir. Ne yazık ki bizim kuşak öteden beri var olan asimilasyon, kültürel yabancılaşma gibi birçok nedenle dilimizi unuttuk. Dilimizi unuttukça da kültürümüzden uzaklaştık. Biz kendi dilimizi, kendi kültürümüzü korumak için ne yapabiliriz bunları düşünmemiz lazım” dedi.
Yazılı tarihlerinin olmadığını vurgulayan Yazar Hüseyin Ayrılmaz, “Oysa karşımızdaki güç sanatta, edebiyatta, asimilasyonda, her alanda üstümüze o kadar çabuk geldiler ki başarısız olduk. Yazılı tarihimizin olmaması, uzun yıllar yasaklı toplum olmamız, sürekli istilalara maruz kalmamız bunların nedenleridir. Çünkü toplumun var olabilmesinin önemli araçlarından birisidir yazılı tarih. Bir hafıza merkezi ve çocuklarımıza dilimizi aktarmak için kreşlere ihtiyacımız var” diye belirtti.
Panelin ardından yönetmenliğini Hüseyin Kete’nin yaptığı ‘Kalanlar da giderse’ adlı belgeselin gösterimi yapılıp, belgeselle ilgili söyleşi yapıldı.
“BİZLER YAŞADIĞIMIZ PROBLEMLERİ HEP DIŞARIYA HEVALE ETTİK”
Göç konusuyla ilgili bir belgesel çekme fikrini hayata geçirmek istediğini söyleyen Yönetmen Hüseyin Kete, “Belgeselin aslında birçok eksikliği var. olabilir. Daha fazla insana ulaşabilirdik. Bizler yaşadığımız problemi hep dışarıya havale ettik. Bizi asimilasyon edip dilimizi ve kültürümüzü yok ettiler. Ancak bunda bizim kendi payımız da var. Ama biz buna yönelik ne yapabiliriz? Bence bunları konuşmak gerekiyor. Diğer türlü dilimiz kayboldu deyip ağlamak bence bizi bir yere götürmeyecek” diye konuştu.
Belgesel gösterimiyle ilgili söyleşinin ardından etkinliğin birinci günü masal, şiir ve müzik dinletisinin ardından sona erdi.
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.