PİRHA- Murat Çetinkaya 1995 yılında henüz 20’li yaşlarının başındayken Dersim’de tutuklandı. O gün başlayan yolculuk, Türkiye’nin en sert siyasi dönemlerinden birinde, Devlet Güvenlik Mahkemeleri (DGM) tarafından verilen müebbet hapis cezasıyla sonuçlandı.
DGM’ler yıllar sonra kapandı, ‘hukuksuzluk’ları ortaya çıktı. Fakat bu mahkemelerde verilen kararların gölgesinde tutsaklıklar sürmeye devam etti. Murat Çetinkaya, tam 30 yıl boyunca, devletin o ağır duvarları arasında yaşadı.
“ÜLKE DEĞİŞTİ DUVARLAR AYNI KALDI”
Çetinkaya o yılları şöyle anlatıyor:
“1995 yılında Dersim’de yakalandım. İlk olarak Erzurum E Tipi Cezaevi’nde kaldım. 1999 yılında Çanakkale Cezaevi’ne götürüldüm ve 2003 yılına kadar orada kaldım. F tipi hapishanelerinin açılmasıyla birlikte Sincan 2 No’lu F Tipi Cezaevi’ne götürüldüm. 2016 yılındaki darbe girişiminin ardından kaldığımız cezaevi boşaltıldığı için Bolu F Tipi Cezaevine götürüldük. Kısacası 30 yıl böyle geçti.”
Ülke değişti, yasalar değişti, mahkemeler kapandı, iktidarlar gelip geçti ama Murat Çetinkaya her sabah aynı soğuk metal kapının açılıp kapanışını duydu. Dışarısı bir anıydı, şimdi yeniden gerçek oluyor.
Tahliye olduktan sonra ilk durağı memleketi Dersim oldu. 30 yılın ardından doğduğu topraklara dönen Murat Çetinkaya, değişen yüzü görmek ve anlamak için büyük bir arzu taşıyor:
“Dersim’e gelmeden önce cezaevinden çıkış daha coşkuluydu, orada ailelerle özgür bir şekilde buluşmak çok güzeldi. Her Dersimli gibi Dersim’in gerçekliğine yaraşır bir şekilde oluşturulması için görev ve sorumluluk hissediyorum. Dersim’i 30 yılın ardından gezmedim ama yeni Dersim gerçekliğini kavramak istiyorum.”
“İÇERİDE HALA ARKADAŞLARIMIZ VAR”
Çetinkaya 30 yılın ardından özgürlüğün sevincini yaşarken bile aklından hiç çıkmayan bir gerçek var:
“Sürecin ruhuyla da bağdaşmayan bir şekilde cezaevinde 30 yılını tamamlamasına rağmen keyfi bir şekilde tutulan arkadaşlarımız var. Bu sadece bireysel bir durum değil, sistemin çözülmemiş bir yarasıdır. DGM’ler kapandı ama kararları hala geçerli ve pek çok kişi özgürlükten mahrum bırakılıyor”
“BARIŞ KENDİLİĞİNDEN GELMEZ EMEK İSTER”
Murat Çetinkaya, 30 yıl boyunca dış dünyayı hücrelerin ardından izlediğini ve bugün barış mücadelesinin önemini derinden hissettiğini belirtiyor.
“Türkiye’de yeni bir süreç inşa ediliyor, bu da demokrasi mücadelesini geliştirmekle mümkün olur. Barış kendiliğinden olmaz, barış mücadelesi daha zordur ve daha çok çaba gerektirir. Herkesin barışı gerçekleştirmek için üzerine düşeni yapması gerekiyor. Birinci görevimiz yeni süreci halkımıza anlatmaktır.”
Gençliğini hapishane duvarları arasında geçiren Çetinkaya direncinin ve umudunun hiç sönmediğini söylüyor,
“Şimdi dışarıda yeni bir dönemin eşiğindeyiz. Bu kez kalemle, sözle, barışla mücadele ediyoruz. Birinci görevimiz yeni süreci halkımıza anlatmak ve adaleti yeniden kurmaktır.”
PİRHA/DERSİM
Yoruma kapalı.