PİRHA-İstanbul’daki kar yağışı sonrası çatısı çöken depo ile gündeme gelen İstanbul Havalimanı ile ilgili olarak açıklama yapan 3. Havalimanı İşçileri ile Dayanışma Platformu, inşa sürecinde uyarısını yaptıkları risklerin teker teker gerçekleştiğini kaydetti.
3. Havalimanı İşçileri ile Dayanışma Platformu, İstanbul Havaliman’ında depo olarak kullanılan yerin çatısının kar yağışı sonrası çökmesinin ardından bir basın toplantısı düzenledi.
Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi’nde gerçekleştirilen açıklamayı akademisyen Prof. Dr. Beyza Üstün okudu.
Açıklamada, 3. Havalimanı’nın inşa sürecinde yapılan uyarıların siyasi iktidar tarafından dikkate alınmadığı belirtilirken, o gün bahsedilen risklerin tek tek gerçekleştiği kaydedildi. “Yapılacak iktidar şovuna yetişebilsin diye, işçileri ölümcül bir hızla çalıştırarak, alelacele inşa edilen yapılar bugün çöküyor. Oysa bu korkunç koşullarda çalışmaya hayır diyen işçiler “köle değiliz” diye isyan ettiklerinde “vatan haini” ilan edilmişler, işten çıkartılmışlar, işkence görmüşler, sendikacı dostlarımız aylarca hapislerde kalmıştı” ifadeleri kullanıldı.
“Suçlu, yağan kar, esen yel değil” denilen açıklamada, Prof. Dr. Beyza Üstün şunları kaydetti:
“TERMİNALE ÇEVİK KUVVET YIĞILDI”
“Keşke haklı çıkmasaydık, dediğimiz felaketlerin yaşandığını gözlüyor, ülkemiz adına üzülüyoruz. 3. Havalimanı’nda rüzgar hangar çatılarını uçurdu, kar çökertti. İGA’nın işlettiği havalimanı içinde dış ülkelerden gelenler dahil tüm yolcular uçaklarda saatler süren mahsur kalmanın ardından kendi olanaklarıyla kurtulabildi. Bu rezalete isyan edenlere karşı da iktidar tek bildiği ve daha önce iş cinayetlerine isyan eden işçilere karşı başvurduğu polis şiddetini devreye koydu. Yardım dahi ulaştırılamayan terminale çevik kuvvet yığıldı.
Keşke haklı çıkmasaydık. Proje olarak sunulduğu günden bugüne meslek odalarının 3. Havalimanı’na yaptığı itirazda, “Proje alanı doğrudan deniz üzerinden gelen rüzgarlara açıktır. Uçuş için uçağın gelen rüzgarı önden alması gerekir, yandan ya da arkadan alması tehlikelidir. Ayrıca Türk Hava Kurumu Teknik Birimi’nin, Karadeniz tarafından gelen rüzgarlar nedeniyle projeye onay veremediği bilinmektedir. Bu nedenlerle raporda kullanılan meteoroloji istasyonlarının verileri proje alanındaki değerleri yansıtmamaktadır” uyarısı yapılmıştı. 3. Havalimanı İnşaat İşçileri ile Dayanışma Platformu adına yapılan açıklamalarda uçuş güvenliği olmayacak bu havalimanının yapımının iptal edilmesini, aksi halde yaşanacak felaketlerin önüne geçilemeyeceği her defasında basına açıklıkla aktarıldı.
“HAVALİMANI, YAŞATTIĞI YIKIMLARIN ÜSTÜNE İNATLA İNŞA EDİLDİ”
Tüm uyarıları, açılan davaları göz ardı eden siyasi iktidarın tam bir dayatma ve zorbalıkla inşa edip alelacele açılışını yaptığı 3. Havalimanı bugüne kadar yaşattığı yıkımların üstüne inatla inşa edildi. İşletmeye alındığı andan itibaren, dikkat çektiğimiz tüm riskler tek tek gerçekleşmeye başladı.
Yolcular 3. Havalimanı’nda mahsur kalırken devlet bürokrasisi ve özel jet sahipleri Atatürk Havalimanı’nı kullanarak kesintisiz uçuş ayrıcalığından yararlanmaya devam etti. Atatürk Havalimanı sadece halklara kapatılmış oldu. İstanbul vekillerinin yaptığı açıklamalarda 7 Nisan 2019-30 Eylül 2021 tarihleri arasında Atatürk Havalimanı’ndan yaklaşık 100 bin ayrıcalıklı (toplam 90 bin 693) uçuş yapıldığını ve bunun da günlük ortalama 100 uçuş anlamına geldiğini belirtildi.
“HAVALİMANI, SIRADAN MEVSİM KOŞULLARINI DAHİ KALDIRAMIYOR”
İstanbul 3. Havalimanı; bırakınız risk koşullarını, sıradan mevsim koşullarını dahi kaldıramıyor. İstanbul’un ve Marmara Bölgesi’nin kuzeyindeki su havzalarının yok edilmesi, binlerce hektar orman ekosisteminin, yüzlerce sulak alanın yok edilmesi, resmi rakamlarla 60’ın üzerinde iş cinayetiyle inşaat işçilerinin katledilmesi pahasına yapıldığı halde büyük bir başarıymış gibi “Dünya çapında bir şaheser” olarak tanıtılmakta. “Türkiye’nin 2023 hedeflerinden biri” olarak sunulan İstanbul 3. Havalimanı’nda son kar yağışıyla gerçekler bir kez daha görünür hale geldi.
3. Havalimanı’nda yaşananlar, şirketlerin nasıl kayırıldığını, iktidarın yandaş sermayeye neleri nasıl peşkeş çektiğini, yapılan tüm usulsüzlükleri, yaşamın ve yaşam alanlarının katliamını göstermekle kalmadı, aynı zamanda kapitalizmin yüzünü, sermayenin emek düşmanı niteliğini herkesin görebileceği boyutta gözler önüne serdi. Bu, tüm yetkileri kendinde toplayan ve bugüne dek İhale Yasası’nı 192 kez değiştiren, ÇED süreci dahil her türlü denetimi ve bilimsel kıstasları devre dışı bırakan iktidarın sınıfsal niteliğini gösteren uygulamalardan sadece biri.
“İKTİDAR ŞOVUNA YETİŞEBİLSİN DİYE İŞÇİLER ÖLÜMCÜL HIZLA ÇALIŞTIRILDI”
Yapılacak iktidar şovuna yetişebilsin diye, işçileri ölümcül bir hızla çalıştırarak, alelacele inşa edilen yapılar bugün çöküyor. Oysa bu korkunç koşullarda çalışmaya hayır diyen işçiler “köle değiliz!” diye isyan ettiklerinde “vatan haini” ilan edilmişler, işten çıkartılmışlar, işkence görmüşler, sendikacı dostlarımız aylarca hapislerde kalmıştı. Bu gün onların haklılığı da bir kez daha görülmüş oluyor.
Bu projenin ülkeye ve İstanbul’a yapılan büyük bir kötülük olduğunu yıllar öncesinden haykırdık, mücadele ettik direndik, belgelediklerimizi “3. Havalimanı İşçileri Mistik Tülü Kaldırdı” adıyla kitap haline getirip yayınladık ve bu gün keşke haklı çıkmasaydık diyoruz. Ama ne yazık ki öngördüklerimiz teker teker gerçek oluyor.
Yaşamın üzerinde oynanan bu dayatmanın, yaşamı, emeği, halkların iradesini yok sayan bu ve benzeri siyasi projelerin yıkım boyutları, nedenleri ve sonuçları ile gözle görülür halde ve artık saklanamıyor.
“MEGA SERMAYE PROJELERİNİ DURDURALIM”
Bizler bu katliam projelerini durdurmak için mücadeleyi sürdüreceğiz. Başta inşaat işçileri olmak üzere tüm emekçilere, ekoloji, emek, meslek örgütlerine ve halklara çağrımızdır. Bu topraklarda özgürce, eşit ve sömürüsüz yaşam için, gelin bu katliam siyasetine karşı birlikteliği büyütelim, kapitalist sisteme son verelim.
Yaşamı, yaşam alanlarını yok eden, emeği sömüren, iş cinayetlerini, güvencesiz çalışma koşullarını meşrulaştıran başta 3. Havalimanı olmak üzere, onun da parçası olduğu kanal ve yeni şehir yapılanması mega sermaye projelerini durduralım.
Özgürlüğe ve özgürleştirmeye çağrımızdır.
Emeğin, doğanın, bilimin düşmanı ölüm projelerine geçit vermeyelim. Doğa, yaşam ve toplum öncelikli bir kenti, bir düzeni birlikte kuralım.”
PİRHA / İSTANBUL
Yoruma kapalı.