Alevi Haber Ajansi

2023 yılı Türkiye ve Dünya için savaşın, yoksullaşmanın yılı oldu

PİRHA- 2023 yılı Türkiye Orta Doğu ve dünyada savaşların, yoksulluğun ve göçün gölgesinde geçti.

2023 yılı Türkiye, Orta Doğu ve dünyada savaşların, yoksulluğun ve göçün gölgesinde geçti. Türkiye Cumhuriyeti 100’üncü yılını geride bırakırken, temel sorunları ikinci yüzyıla taşındı. Aleviler, Kürtler ‘Demokratik Cumhuriyet’e dair mücadelesini 2024’e taşırken, yurttaşlar, ekonomik krizin derinleştiği ülked eher geçen gün daha da fakirleşti.

CUMHURİYETİN 100. YILI VE DEĞİŞMEYENLER…

24 Temmuz 1923’te imzalanan Lozan Antlaşması ile Türkiye-Suriye sınırı, Ankara Antlaşması’nda çizilen sınırlar olarak kabul edildi. Lozan’ın ardından 23 Ekim 1923’te Cumhuriyet ilan edildi. Türkiye, geride kalan 100 yılda “tek dil, tek din, tek kimlik” ile yönetildi.

Özelde Aleviler için ise koca bir yüzyıl inkar, katliam ve asimilasyon politikalarına maruz kalarak geçerken, toplumsal talepleri sürekli kriminalize edilmek istendi.

Alevi köylerine cami yapılmaya, çocuklarına zorunlu din dersi verilmeye devam edildi. Alevi sözcüğünün yasaklı olduğu 80 yıl boyunca Alevi toplumu, kendi varlığını korumak için yoğun bir çaba harcadı.

Aleviler, ikinci yüzyıla eşit yurttaşlık, özgürlük, barış ve demokrasi özlemiyle giriyor. Dergahları, ziyaretgahları, kutsal mekanları işgal altında olan Alevi toplumu, son olarak Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı eliyle dağıtılmak istendi.

6 ŞUBAT DEPREMLERİNDE ONBİNLERCE İNSAN YAŞAMINI YİTİRDİ

6 Şubat sabaha karşı Maraş’ın Pazarcık ve Elbistan ilçelerinde 9 saat arayla 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki korkunç deprem meydana geldi.

Deprem, Adıyaman, Diyarbakır, Antep, Hatay, Kilis, Malatya, Osmaniye ve Urfa olmak üzere 10 kenti etkiledi. 13,5 milyon insanın yaşadığı Macaristan topraklarından daha büyük bir alanı etkileyen depremde yüzbinler evsiz kaldı.

6 Şubat depremlerinden 10 şehir etkilendi. Ancak yıkımların büyük kısmı Maraş, Malatya, Adıyaman ve Hatay’da yaşandı. Deprem bölgelerine kurtarma çalışmaları geç gittiği için onbinlerce insan eksi derecedeki soğuklarda enkaz altında donarak can verdi. Yıkılan binaların altında yardım isteyen insan çığlıkları bir ülkenin tarihine kara leke olarak geçti.

Oldukça geniş bir coğrafyayı etkileyen depremlerde resmi açıklamalara göre 50 bin 783 kişinin hayatını kaybettiği, 107.204 kişinin ise yaralı olduğu belirtildi. Fakat rakamların şeffaf olayarak paylaşılmadığı, can kayıplarının yüzbinlerce olduğu yorumları da yapıldı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan felaketler sonrasında yaptığı, herşeyi kadere havale etme açıklamalarını bu depremde de sürdürdü.

Bartın’ın Amasra ilçesindeki maden faciası için söylediği “kader planı” ifadesini bu kez Maraş depreminde tekrar etti. Maraş’ta ailesini, komşularını, evini kaybeden depremzedeleri ziyaret eden Erdoğan, “Bunlar kader planının içerisinde olan şeyler” dedi. Bu açıklaması büyük tepki çekti.

Kurtarma çalışmalarında organize olamayan iktidar, yardım çalışmalarında da benzer politikalar izledi. Çoğu bölgeye 3-4 gün sonra ulaşan devlet görevlileri, bölgeye yardım götürmek isteyen siyasi partiler, sivil toplum kuruluşları ve Alevi örgütlerini engellemeye çalıştı. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum AFAD harici koordinasyona müsaade edilmeyeceğini açıkladı.

Pazarcık’ta HDP ve yöre dernekleri tarafından bir dayanışma alanına dönüştürülen Hasankoca Cemevi’ne kayyum atandı.

Yine deprem kentlerinde yardımların organizesi sırasında özellikle Alevi mahallelerine ayrımcılık yapıldığı da gündeme geldi. Birçok Alevi köyü ve mahallesine yardımlar gitmedi.

Maraş merkezli meydana gelen depremlerin ardından kayıp çocuklar da gündeme gelmişti. Depremde refakatsiz kalan çocukların bazılarının tarikatlarin ellerine düştüğü, tarikatlere bağlı Kur‘an kurslarına götürüldüğü ortaya çıktı. Depremin ardından deprem bölgelerinden büyük bir göç yaşandı. Özellikle Alevilerin yaşadığı bölgelerin bilinçli olarak boşaltıldığı belirtildi.

Gönüllüler topraklarının yeniden inşası için çağrılar yaptı. Maraş’ta 6 Şubat’ta meydana gelen depremlerin ardından sorunlar çözülmedi. Ağır yıkım yaşanan 11 ilde depremzedelerin barınma, beslenme, sağlık gibi temel ihtiyaçları hala karşılanmış değil. Depremzedelerin çadır ve konteynerleri her sağanağın ardından sular altında kalıyor, ısınma sorunu da hala çözülemeyen sorunlar arasında yer alıyor.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mart ayında verdiği “650 bin yeni konut yaparak depremzedelere teslim edeceğiz” sözlerine karşın herhangi bir adım atılmadı.

Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un yasallaşması da tepkileri artırdı.

Kanuna göre; her yer rezerv yapı alanı ilan edilebilecek. Dönüşüm kapsamında borcunu ödeyemeyenler mülkiyet hakkını kaybedecek.

Evlerine kavuşmak için adeta gün sayan yurttaşlar, bu kanun ve kararnameyle şimdi de ‘rezerv alan’ denilerek rant uğruna mülkiyet hakkı kaybı yaşama riskiyle de karşı karşıya.

Diğer taraftan kentlerin inşası için iktidara yakın şirketlerle imzalanan protokoller de gündeme geldi. Deprem bölgelerinin inşası iktidar yanlılarına teslim edildi.

Yine deprem alanlarında enkazlar, tüm uyarılara rağmen kontrolsüzce tarım ve yaşam alanlarına döküldü ve  oluşan absest ciddi sağlık sorunlarına neden oldu. Maraş depremlerinden etkilenen illerde sorunlar altı aydır çözülmeyi beklerken Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve bağlı il müdürlükleri, bölgenin doğasını tehdit eden maden şirketleri için onay vermeye devam ediyor.

Bakanlık depremden bu yana bölgede toplamda 350 projeyi onayladı. Ormanları, meraları ve binlerce insanın geçimini sağladığı tarım alanlarını tehdit eden 112 maden projesine ÇED onayı verildi.

14-28 MAYIS SEÇİMLERİ

14 ve 28 Mayıs’ta gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri cumhuriyet tarihinin en önemli seçimlerinden biri oldu.

Seçimlere giderken AKP-MHP iktidarının cumhurbaşkanı adayı Recep Tayip Erdoğan iken, 6’lı masa olarak seçimlere giren bloğun aday belirleme süreci tartışmalı ve uzun sürdü.

6’lı masada Cumhurbaşkanı adayı krizi İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in masadan kalkmasıyla derinleşirken, sancılı bir sürecin ardından 14 Mayıs seçimlerinde 6’lı masanın adayı Kemal Kılıçdaroğlu oldu.

Aday göstermeyen ve destek açıklamaları yapmaktan kaçınan HDP ise isim vermeden Kemal Kılıçdaroğlu’nu desteklediklerini açıkladı.

14 Mayıs’ta sonuçlanmayan Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldı. 28 mayıs’ta yapılan ikinci turda ise seçimleri AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan kazandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan her zamanki gibi Beştepe’de yaptığı balkon konuşmasında nefret dili kullanmaya devam etti, Selahattin Demirtaş’ı hedef aldı.

Seçimlerin ardından Kılıçdaroğlu ve Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile imzalanan protokol tartışma konusu oldu. Özdağ, Kılıçdaroğlu ile ikinci tur öncesi yaptığı gizli protokolün belgelerini paylaştı. “Hükümetin Oluşturulması ve Görev Bölümü” başlıklı kısımda; İçişleri Bakanlığı ve iki bakanlığın daha Zafer Partisi’ne verilmesi, güvenlik, adalet ve ekonomi bürokrasisi öncelikli olmak üzere bazı bakan yardımcılıklarının Zafer Partisi’ne tahsis edilmesi konusunda anlaşıldığı görüldü.

Parlamento seçimlerinde ise Yeşil Sol Parti Alevi kimliğini temsilen adaylara yer verdi. Yeşil Sol Parti İstanbul 3. Bölge’den milletvekili adayı olan Celal Fırat meclise girmeyi başardı. Dersim’de ise Ayten Kordu seçildi. 25 ve 27. Dönem HDP İstanbul Milletvekili olan Ali Kenanoğlu ise Yeşil Sol Parti’den Adıyaman’da seçimlere girdi ancak seçilmedi. Yeşil Sol Parti İstanbul 1. Bölge Milletvekili adayı Turgut Öker de meclise giremeyen bir başka isim oldu.

PSAKD Eski Genel Başkanı Gani Kaplan da Yeşil Sol Parti listesinde Sivas’tan aday gösterilmişti. Kaplan da Meclis’e giremedi.

CUMARTESİ ANNELERİ’NİN EYLEMİNE POLİS MÜDAHALE ETTİ, ANNELER DİRENDİ

Türkiye’nin en uzun süredir devam eden sivil itaatsizlik eylemi olarak kabul edilen ve 27 Mayıs 1995’ten beri cumartesi günleri Galatasaray Meydanı’nda düzenlenen Cumartesi Anneleri eylemine yönelik yasaklamalar bu yıl da devam etti.

Cumartesi Anneleri’nin, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararına rağmen Galatasaray Meydanı’na çıkışına polis yine haftalarca izin vermedi. Birçok eylemde ters kelepçe ile gözaltılar yaşandı.

Cumartesi Anneleri‘nin direnişi sonuç verdi. 8 Nisan’dan itibaren 30 hafta boyunca gözaltına alınan ve meydana karanfil bırakmaları engellenen Cumartesi Anneleri/ İnsanları eylemlerinin 972. haftasında abluka altında tutulmaya devam edilen Galatasaray Meydanı’na karanfillerini bıraktı. Eylem yalnızca 10 kişinin katılmasına izin verilirken, Cumartesi Anneleri adına konuşma yapan İkbal Eren, “Kayıplarımızı aramaktan, kaybedenlerin yargılanmasını talep etmekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.

CAN ATALAY KARARI

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı Davası’nda, Osman Kavala’ya verilen ağırlaştırılmış müebbet hapis ile Can Atalay, Tayfun Kahraman, Mine Özerden ve Çiğdem Mater Utku’ya verilen 18’er yıl hapis cezalarını onadı.

Ali Hakan Altınay, Yiğit Ali Ekmekçi ve Ayşe Mücella Yapıcı hakkında verilen 18’er yıl hapis cezaları ise Yargıtay 3. Ceza Dairesi tarafından bozuldu.

Dairenin kararında, bu sanıkların eylemlerinin, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım” kapsamında olmadığına işaret edildi. Daire, mahkumiyet hükümlerini bozduğu sanıklar Yapıcı ile Altınay’ın adli kontrol hükümleri uygulanarak tahliyesini kararlaştırdı. Bunun yanında Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Can Atalay’a “hak ihlali” kararı veren AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunarak yargıda bir skandala imza attı.

AYM’nin “hak ihlali” kararını görüşen yargıtay, kararın uyulmamasına hükmetti. Yargıtay , Atalay’ın milletvekilliğinin de düşürülmesi için Meclis’e bildirimde bulundu.

Yargıtay, Atalay hakkındaki mahkumiyet hükmünün onanması ile hükümlü sıfatını kazandığını, anayasaya göre milletvekilliğinin düşmesi sebeplerinden biri olarak, “kesin hüküm giyme veya kısıtlanma halinin” düzenlenmiş olduğunu, Anayasa’nın 76. maddesinde sayılan milletvekilliği ile bağdaşmayan suçlardan kurulan mahkumiyet hükmünün milletvekilliğini düşüreceğini belirtti. Yargıtay, ayrıca AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulundu. Bu karar hukukçular tarafından “yargı darbesi” olarak değerlendirildi. AYM başvuru üzerine tekrardan hak ihlali kararı verirken, yerel mahkeme AYM’nin kararını tekrardan Yargıtay’a yolladı.

Yerel mahkemenin kararına karşı başta İstanbul olmak üzere birçok kentte oturma eylemi başlatıldı.

TTB’YE KAYYUM ATANMASINA KARAR VERİLDİ

Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınması talebiyle açılan davanın 7’nci duruşması 30 Kasım’da Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, TTB’nin Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ile Merkez Konseyi üyelerinin görevden alınmasına karar verdi. Buna göre mahkeme, yeni merkez konseyi seçimlerini tamamlamak üzere beş kişilik bir heyet görevlendirdi.

Ankara 31. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin TTB Yönetim Kurulu’nu görevden alma kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kayyum kararlarıyla özdeştirildi.

AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli yıllardır TTB yöneticilerini hedef gösteriyordu.

TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı, kimyasal silahların çatışmalarda kullanıldığına dair uzman görüşlerini ve gözlemlerini aktarınca iktidar medyası tarafından hedef alınmış, Ankara Başsavcılığı da Fincancı hakkında soruşturma başlatmıştı.

CHP KONGRESİNDE ‘DEĞİŞİM’ ÇIKTI, ÖZEL CHP GENEL BAŞKANI OLDU

Seçimlerin ardından değişim sloganları ile yapılan CHP 38. Olağan Kurultayı’nda genel başkanlık seçimini Özgür Özel kazandı. Böylece CHP’de 13 yıllık Kemal Kılıçdaroğlu dönemi sonra erdi.

Kılıçdaroğlu’nun kurultayda yaptığı, “Sırtımdaki hançerlerle seçime girmek zorunda kaldım. Beni asıl üzen, sırtımdaki yük değildi, sırtımdaki hançerlerdi” sözleri büyük tartışma yarattı.

Kurultay‘ın ilk tur oylamasında Özel 682 oy, Kılıçdaroğlu ise 664 oy aldı. Çekilir mi, çekilmez mi tartışmaları sürerken, Kılıçdaroğlu ikinci tura da katıldı.

Kılıçdaroğlu oy kullandıktan hemen sonra kurultay salonundan ayrılarak CHP Genel Merkezi’ne geçti. Oylamanın sonucuna göre Özel, delegelerden 812 oy alırken, Kılıçdaroğlu ise 536 oy aldı. Böylece Özgür Özel CHP’nin 8. Genel Başkanı oldu.

HEDEP YARGITAY’A TAKILDI, DEM OLDU

İktidar tarafından hedef alınan Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) kapatılmasına yönelik Anayasa Mahkemesi’ndeki davası sürüyor.

Anayasa Mahkemesi, HDP’nin “kapatma davasının seçim sonrasına bırakılması” başvurusunu reddetmiş, HDP ise 14 mayıs seçimlerini riske atmamak için seçimlere Yeşil Sol Parti ile girme kararı almıştı.

Seçimlerin ardından Yeşil Sol Parti kısa adı HEDEP olan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi olarak yoluna devam etti. “Özgürlük için yeniden” sloganıyla düzenlenen 4. Olağan Kongre’de eş genel başkanlar Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları oldu.

HEDEP ismi 13 Mart 2003 tarihinde AYM tarafından kapatılan HADEP’e benzerliği nedeniyle Yargıtay tarafından değiştirilmesi yönünde tebliğde bulunulan Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi, kısa adını DEM Parti olarak değiştirdi.

VARTİNİS KATLİAMI ZAMAN AŞIMINA UĞRATILDI

Muş’un Korkut ilçesine bağlı Vartinis beldesinde 3 Ekim 1993 tarihinde aynı aileden 9 kişinin evleri ateşe verilerek katledilmesiyle ilgili dava zaman aşımı gerekçesiyle düşürüldü.

Vartinis kırsalında 2 Ekim 1993’te yaşanan çatışmada bir astsubay yaşamını yitirmişti. Çatışmadan sonra astsubayın cenazesini almaya gelen askerler, Vartinis’ten geçerken havaya ateş açmış ve, “Bu gece gelip köyünüzü yakacağız” diyerek bölgeden ayrılmıştı. Olaydan bir gün sonra, 3 Ekim’de beldeye gelen askerler “örgüte yardım ettikleri” iddiasıyla köyü ateşe vermişti.

Evlerinin ateşe verilmesi sonucu Nasır ve Eşref Öğüt çifti, en büyüğü 12, en küçüğü ise henüz 3 yaşında olan 7 çocukları ile birlikte can vermişti. Evden sağ kurtulan tek kişi olan Aysel Öğüt ise daha sonra olaya ilişkin suç duyurunda bulunmuştu.

HİRANUR VAKFI DAVASI

İsmailağa Cemaati’ne bağlı Hiranur Vakfı’nın kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel’in kızı H.K.G. babasının kendisini altı yaşındayken, o dönem 29 yaşında olan Kadir İstekli ile imam nikahıyla ‘evlendirdiğini’ ve çocukluğu boyunca cinsel istismara uğradığını anlatarak şikâyetçi olması üzerine skandal ortaya çıktı.

İddianame 30 Ekim 2022’de İstanbul Anadolu Başsavcılığı tarafından tamamlandı. İddianamede H.K.G.’nin ifadeleri de yer aldı. H.K.G. imam nikahı kıyıldıktan bir gün sonra, Kadir İstekli’nin cinsel istismarına maruz kaldığını anlatarak 13 yaşındayken nişan, 14 yaşına geldiğinde ise düğün yapıldığını ve düğünden sonra Kadir İstekli ile aynı evde yaşamak zorunda kaldığını belirtti. İddianamede Kadir İstekli, tarikat lideri baba Yusuf Ziya Gümüşel ile anne Fatma Gümüşel’in zincirleme şekilde çocuğun cinsel istismarı suçunu işlediklerini belirtildi.

Davanın görülen ilk duruşmasında mahkeme heyeti, gizlilik kararı alarak yayın yasağı getirdi. Davanın 7’nci duruşmasında mahkeme heyeti, “zincirleme şekilde çocuğun nitelikli cinsel istismarı” suçundan Kadir İstekli’ye 30 yıl, Yusuf Ziya Gümüşel’e 20 yıl, Fatıma Gümüşel’e ise 16 yıl 8 ay hapis cezası verdi. Mahkeme, tutuklama kararıyla birlikte tutuksuz yargılanan Fatıma Gümüşel hakkında yakalama kararı çıkardı.

İSRAİL-FİLİSTİN SAVAŞI

2023 yılına, ulus devlet sisteminin yarattığı bir kriz olan İsrail-Filistin arasındaki savaş hali damga vurdu. “İslami Direniş Hareketi” olarak adlandırılan Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı ssaldırılarla İsrail-Filistin arasındaki savaş yeniden patlak verdi. İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bu saldırıya karşı 1973 Yom Kippur Savaşı’ndan bu yana ilk kez savaş durumu ilan etti ve yaklaşık 300.000 yedek askeri askerlik hizmetine çağırdı. Ekim 2023’ün sonunda İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze Şeridi’nin kuzeyinde kara saldırısı başlattı. Birleşmiş Milletler’e göre, çatışmalar başladığından bu yana Gazze nüfusunun %70’ten fazlası yerinden edildi.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı’na göre savaşın başlangıcından bu yana yaklaşık üçte ikisi kadın ve çocuk olmak üzere en az 19 bin 453 Filistinli hayatını kaybetti, 52 bin 286 kişi yaralandı. İsrail’in uyguladığı topyekûn kuşatma ve yoğun hava saldırıları nedeniyle Gazze’de su, elektrik, gıda ve ilaç sıkıntısı yaşanıyor. Abluka altındaki Gazze Şeridi’nde 7 Ekim’den bu yana süren yoğun bombardıman, dünyada büyük tartışmalar ve kitlesel yüzlerce protestoya neden oldu. İsrail’e dönük tepkiler artarak devam ederken, saldırıların başladığı dönem İsrail’e destek veren Avrupa ve ABD yönetimleri, gerek kendi ülkeleri gerekse dünyadan gelen eleştiriler karşısında insani söylemi artırmaya başladı.

UKRAYNA-RUSYA SAVAŞI

24 Şubat 2022’de başlayan savaşta Rus ordusu ocak ayında 300 bin yedek askerle takviye edilen güçleriyle Ukrayna’nın doğusundaki Donbass bölgesinde yeniden saldırıya geçti.

Moskova, mayıs ayındaki işgalinden bu yana en uzun ve en kanlı savaşta Bahmut’un ele geçirildiğini duyurdu. Kiev, Moskova’nın işgal ettiği toprakları geri almak amacıyla haziran ayında karşı saldırı başlattı; ancak sadece güney ve doğudaki birkaç köyü geri almayı başardı. 24 Haziran’da Wagner grubundan isyancı savaşçılar Moskova’ya doğru yürüyüşe geçti. Geri adım atan grubun lideri Yevgeny Prigozhin, iki ay sonra uçak kazasında öldü. Kiev, kasım ayı ortasında Rus ordusunu güneydeki Herson bölgesinde birkaç kilometre geri püskürttüğünü iddia etti. BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi Ukrayna’da savaşın başlangıcından bu yana 9 bin 900 sivilin öldürüldüğünü açıkladı. ABD istihbarat raporuna göre, Ukrayna’daki savaşta 315 bin Rus askeri öldü ya da yaralandı.

Savaştan sonraki beş hafta içinde Rusya, 1917 Ekim Devrimi’nden  bu yana en büyük göçünü verdi. Savaş ayrıca küresel çapta gıda kıtlığına neden oldu.

Ayrıca Rusya’da 15-17 Mart 2024 tarihleri arasında yapılacak devlet başkanlığı seçimlerinde, Ukrayna’da işgal edilen bölgelerde de sandık kurulacağı açıklandı. Öte yandan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, düzenlenecek devlet başkanı seçiminde aday olacağını Merkez Seçim Komisyonu’na bildirdi.

Elif SONZAMANCI-Diren KESER/PİRHA

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak