Alevi Haber Ajansi

126 kadın örgütü: Cinsel istismar, tecavüz ve evlilik kelimeleri aynı cümlede kullanılamaz!

PİRHA- TCK 103 Kadın Platformu Bileşeni 126 kadın örgütünden AKP’nin yarın tekrar oylanacak utanç önergesine ilişkin açıklama yapılarak ” Cinsel istismar, tecavüz ve evlilik kelimeleri aynı cümlede kullanılamaz! Evliliğe cinsel istismar ve tecavüz suçunu aklayan bir hukuki statü tanınması kabul edilemez” denildi.

TCK 103 Kadın Platformuna 126 kadın örgütünden AKP’nin cinsel istismar önergesine itiraz geldi. Kadınlar tecavüz failine af niteliği taşıyan düzenlemenin geri çekilmesini talep etti.

Ortak bir açıklama yapan kadınlar “Önergeyi değiştirmek rıza yaşının 12 yaşına indirilmesinin önüne geçmediği gibi, erken ve zorla evlilikleri, çocuk istismarını engellemeyecek!” dedi.

126 kadın örgütünün imzası ile yayınlanan açıklamanın tamamı şöyle:

“17 Kasım 2016’da hükümet tarafından TCK 103. maddede değişiklik öngören tasarıya 2. madde olarak ek bir önerge verildi. Çocuklara yönelik cinsel istismar faillerinin, mağdurlar ile evlendiklerinde cezadan muaf olmasını öngören bu önerge, önemli toplumsal tepkilere yol açtı. Sayısız kadın örgütünden çocuk derneklerine, aile hekimlerinden avukatlara toplumun çeşitli çevrelerinden, ülkenin her yerinden ve dünyadan gelen tepkiler üzerine hükümetin önergeyi değiştirmesi gündeme geldi. Haberler, yeni önergenin, hâlihazırda çocuk istismarı suçundan ceza almış faillerden 16 Kasım 2016 tarihine kadar mağdurla resmi evlilik yapanları kapsayacak şekilde kısıtlanacağı yönünde. Ancak bu yeni teklif de itirazlarımızı karşılamıyor; bu haliyle rıza yaşının 12 yaşına indirilmesinin önüne geçmediği gibi, erken evlilikleri ve çocuk istismarını da engellemeyecek!

22 Ekim 2016’da TBMM Başkanlığına getirilen torba yasa ile TCK 103. maddede (af önergesi dışında) yapılmak istenen 12 yaş değişikliği, süren ceza davalarında ve bundan sonra meydana gelecek olan çocuk istismarlarında, failleri hukuki koruma altına alıyor, cinsel ilişkiye rıza yaşını 15’ten 12’ye indirme tehlikesi taşıyor. Hükümetin 17 Kasım’da verdiği ek af önergesinde de bu durum aynen korunuyor.

Kadın örgütleri olarak, günlerdir tekrarladığımız, TCK 103. maddeye ilişkin tüm önerilerin geri çekilmesine ve 103. maddenin çocukları mağdur etmeyecek şekilde yeniden düzenlenmesine dair uyarılarımızı bir kez daha yineliyoruz. Hükümetin yasal boşluk bırakmayacak şekilde ve ivedilikle bu değişiklikleri yapmasını ve bu süreci biz kadın örgütleriyle şeffaf ve katılımcı bir biçimde yürütmesini bekliyoruz.

15 YAŞ ALTINDAKİ ÇOCUĞUN RIZASINDAN BAHSEDİLEMEZ!

TCK 103. maddede, 15 yaş altındaki çocukların cinsel davranışa rızasının olduğunun kabul edilemeyeceği açıkça belirtilmelidir. Olayın taraflarından ikisi de çocuksa, bu çocukları cinsel davranışa yönlendiren, kolaylaştıran, teşvik eden ve zorlayan kişiler mutlaka cezalandırılmalıdır. Aksi halde çocuklara ceza verilmemesinden cesaret alınarak gelenek, görenek, adet, dini referanslar vb. bahaneler ile bu çocukların zorla bir “evlilik” ilişkisi içerisine sokulması kuvvetle muhtemeldir.

ERKEN YAŞTA VE ZORLA EVLENDİRME CEZA KANUNU’NDA SUÇ OLARAK DÜZENLENMELİDİR!

Çocukların dini nikah ile evlendirilmesi suç olarak düzenlenmelidir!

Erken yaşta ve zorla evlendirmenin suç olarak düzenlenmesi gerekli ve Türkiye’nin taraf olduğu İstanbul Sözleşmesi’nin 37. maddesi gereği zorunludur. Sözleşme, yetişkin bir kişinin veya çocuğun evlenmeye zorlanmasının suç olarak düzenlenmesi yükümlülüğü getirmektedir. Erken yaşta ve zorla evlendirme suçu, aileleri ve bu törenlere katılan kamu görevlilerini de kapsayacak şekilde düzenlenmelidir.

Erken yaşta ve zorla evlendirme suçu, sadece kanunen tanınmış evlilikleri, yani resmi nikahlı evlilikleri kapsayacağından, çocukların dini nikah adı altında zorla evlendirilmesinin önüne geçecek bir düzenleme de yapılmak zorundadır. Anayasa Mahkemesi, Ceza Kanunu’nun resmi nikah olmaksızın dini nikah yapılmasını suç olarak düzenleyen maddesini iptal ederek, çocukların dini nikah adı altında cinsel istismarının önünü açmıştır. Medeni Kanun’da evlenme yaşı 18 olarak düzenlenmeli, ayrıca Ceza Kanunu’nda çocuklara (yani 18 yaşından küçük tüm bireylere) dini nikah yapılması ve resmi nikah olmaksızın dini nikah yapılması suç olarak düzenlenmelidir. Dini nikahı kıyanlar (imam, muhtar vb.), başta aileleri olmak üzere çocukları buna zorlayanlar, teşvik edenler ve bu törenlere katılan kamu görevlileri cezalandırılmalıdır.

CİNSEL İSTİSMAR, TECAVÜZ VE EVLİLİK KELİMELERİ AYNI CÜMLEDE KULLANILAMAZ!

Evliliğe cinsel istismar ve tecavüz suçunu aklayan bir hukuki statü tanınması kabul edilemez. Ayrıca bir tarafında mağdur diğerinin fail olarak adlandırıldığı bir ilişkinin evlilik olarak kabul edilemeyeceği de ortadadır. Anayasaya göre, evlilik eşler arasında eşitliğe dayanır. İstismar edilen ve istismarcı arasında böyle bir ilişkinin olmadığı açıktır.

AF ÖNERGESİ GERİ ÇEKİLMELİDİR!

Önergede yaş farkı sınırı yer almamaktadır. Bu durumda fail ile mağdur arasında 40-50 yaş dahi olabilmesi mümkündür.

Önerge sadece faile değil, suça azmettirenlere veya işlenişine yardım edenlere de ceza affı getirmektedir. Oysa bu tür vakalarda bu kişiler, genellikle evlenmesi hukuken mümkün olmayan istismara uğramış çocukları fuhuş sektöründe kullanan ya da dini nikah adı altında birlikte yaşamaya zorlayan kişilerdir. Af kapsamına alınamazlar.

Önergenin 16 Kasım tarihine kadar işlenen cinsel istismar suçlarını kapsayacağı belirtilmiştir. Yani görüntüde geriye dönük bir ceza affı söz konusudur. Ancak bu tarz afların nerdeyse hiçbir zaman bir kereyle sona ermediği devamlılık gösterdiği bilinmektedir. Ayrıca Anayasa Mahkemesi olur da önergede yazan tarihi iptal ederse ne olacaktır? Bunun şu an için öngörebildiğimiz sonucu bu affın kalıcı hale geleceğidir. Yani cinsel istismar mağduru ile suçun faili arasında evlilik ilişkisi kurulması cezayı ortadan kaldıran bir hal haline gelecektir.
Veya Anayasa Mahkemesi önergede yer alan resmi nikah şartını iptal ederse nasıl bir sonuçla karşılaşacağız? Böyle bir karar çıkarsa önerge herkesi kapsayan hale gelecektir, tüm cinsel istismar failleri cezasız kalacaktır.

DEVLET, HUKUKU İŞLENMİŞ BİR SUÇUN ÜZERİNİ ÖRTMEK İÇİN KULLANAMAZ!

Hükümet önergenin gerekçesinin, erken yaşta resmi olmayan birliktelik kurdukları için eşi cinsel istismar suçundan hapiste olan kadınların/ailelerin mağduriyetlerinin ortadan kaldırılması olduğunu öne sürüyor. Ancak söz konusu önerge işlenmiş olan bir suçun üzerini örtecek, hukuk dışı olarak bir çocukla gerçekleştirilmiş bu tür resmi olmayan “evliliklerin” kabul edilebilir olduğu algısını yaratacaktır. Ayrıca, tecavüze uğrayan erkek ve kız çocukları arasında kız çocukları aleyhine yapılacak bir düzenleme Anayasa’nın eşitlik maddesine aykırı olacaktır. Devlet, “gelenek, görenek, âdet, din” gibi nedenleri hiçbir şekilde çıkartılacak yasalara gerekçe olarak gösteremez. Çünkü Türkiye kadınlara karşı ayrımcılık anlamına gelecek bu gerekçeleri, altına imza attığı sözleşmelerle bertaraf etme yükümlülüğü altındadır.

Devlet, varsa mevcut mağduriyetleri, hukukun üstünlüğü ilkesine bağlı kalarak sosyal devlet politikaları ile telafi etmelidir. Avrupa Konseyi Çocukların Cinsel Sömürü ve İstismara Karşı Korunması Sözleşmesi’nin 14. maddesi gereği, devlet, mağdurların kısa ve uzun vadede fiziksel ve psiko-sosyal iyileşmelerine yardımcı olmak üzere gerekli yasal veya diğer tedbirleri almalıdır. Failleri cezasız bırakmak yerine etkin bir soruşturma, kovuşturma yapmalı ve asıl suçtan zarar görenin yanında olmalıdır. Devlet mağduriyetleri gidermek istiyorsa, Ceza Kanununu tüm vatandaşlara anlatmalı, benimsetmelidir!

TCK 103 Kadın Platformu

 

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak