10 Ekim Ankara Gar Katliamı davası Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam ediyor. Davaya CMK sisteminden zorunlu olarak müdafi atanan avukat, “Vicdanen bu durumu kaldıramıyorum” diyerek davadan çekildi. Duruşmanın öğleden sonraki oturumuna davanın kilit ismi fırıncının itirafları damgasını vurdu.
Türkiye tarihinin en büyük katliamlarından biri olan, geçen yıl 10 Ekim’de IŞİD’in canlı bombalı saldırısıyla 102 kişinin yaşamını yitirdiği Ankara Tren Garı patlamasına ilişkin açılan davanın ikinci duruşması bugün görülüyor.
Katliam günü Gar Meydanı’nda yeterli güvenlik önlemi almamakla suçlanan emniyet, dün davanın görüleceği Ankara Adliyesi’ni “ablukaya” aldı. Duruşma salonunda da tutuklu sanıkların etrafında ‘robocop’ giyimli jandarmalar etten duvar ördü.
Sanık avukatı davadan çekildi
Davanın bugün görülen ikinci duruşmasında, CMK sistemince zorunlu olarak atanan sanık avukatı, “Vicdanen ben bu durumu kaldıramıyorum çekiliyorum” diyerek duruşmadan çekildi.
Kilit isimden inanılmaz itiraflar
Ankara katliamını gerçekleştiren canlı bomba Yunus Emre Alagöz ile birlikte ikinci canlı bombayı Antep’ten Ankara’ya getirdiğini itiraf eden davanın kilit isimlerinden Yakup Şahin’in mahkemedeki ifadesi başladı.
Şahin’in mahkemedeki ifadesinden satırbaşları şöyle:
– Herhangi bir örgüt ile ilişkim yoktur. İslami bir yaşam tarzım olması kimseye bağlı çalıştığımı göstermez.
– Koskoca Cumhurbaşkanı aldandık demiştir. Biz de ekmek parası derdindeyiz kandırılmışız.
– Polislerin baskısı ve işkencesi ile o ifadeyi verdim
– Antep’ten çıktım. Adana’da polis çevirdi. Halil’e mesaj attım. Onu aldılar sandım. Yanıt gelmeyince geri döndüm.
– Hiçbir engelleme görmeden Ankara’ya kadar geldim. Halil bana sen git az kaldı dedi. Halil bana “Senin işin bitti. Telefonu ver. Git istediğin otelde dinlen” dedi.
– Ben Ankara’ya giderken arabayı Halil’e verdim. O da Muhammet diye ismini bildiğim Yunus Durmaz’a vermiş. Arabayı geri alınca arabada el bombaları buldum.
– Emniyet beni gözaltına aldı. Evden çıkmadan önce uyuşturucu kullandığım için kendimi iyi hissetmiyordum.
– Polisler kendime gelince benimle selfie çektiğini fark ettim. Oradakiler elinize sağlık ama bir iki çocuk ölmüş dedi gülerek.
– Ankara’dan gelen iki polis bana Focus nerede diye sordu. Ben de Halil’in aracıdır. Yerini bilmiyorum dedim.
– Benimle sabah gözaltına alınanlara sordum. Onlara işkence yapmamışlar. Ankara’ya gelir gelmez sorgu odasına alındım. Polisler bizi dinlersen sana yardımcı oluruz dediler.
Kaynak: Cumhuriyet
Yoruma kapalı.