Alevi Haber Ajansi

10 Ekim Gar Katliamı duruşmasında mahkemeden avukatların MİT sorusuna engelleme

PİRHA- Ankara Gar Katliamı’nın 17. duruşmasında IŞİD’in Türkiye Emiri olduğu belirtilen ve tutuklu olan Kasım Güler tanık olarak dinlendi. Güler IŞİD Emiri olmadığını savunurken, avukatların Kasım Güler’e sorduğu soruların yanıtlanmasını mahkeme heyeti engelledi. Aileler durumu protesto etti.

104 insanın yaşamını yitirdiği, 500’den fazla insanın ise yaralandığı 10 Ekim Ankara Gar Katliamı davası devam ediyor.

Katliamın 7. yılında firari sanıklar yönünden devam eden davanın 17’nci duruşması Ankara Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülüyor.

Saat 10.00’da başlayan duruşmada kimlik beyanlarının ardından duruşmaya geçildi.

KASIM GÜLER TANIK OLARAK DİNLENDİ: DAEŞ EMİRİ DEĞİLİM

IŞİD’in Türkiye Emiri olduğu söylenen tutuklu Kasım Güler tanık olarak dinlendi. IŞİD Emiri olmadığını söyleyen Kasım Güler ifadesinde şunları dile getirdi:

“Halep’te insani yardım için çalıştım. Silahım vardı ama hiç eyleme girmedim. Çatışmalarda ağır yaralandım. Ben de Müslüman biriyim ve İslam devletinde, Suriye’de yaşamak istedim. DEAŞ adına kesinlikle eğitimlere katılmadım. 3 ay hastanede kaldım. 10 Ekim 2015’te evde yatıyordum. Olanlardan haberim yoktu. İlhami Balı ile cezaevinde tanışmıştım. Yunus Durmaz, Ahmet Güneş ile Antep’ten tanışıyorum. 2017’nin son dönemine kadar hastanede kaldım. Sonrasında ailemi Suriye’den çıkarttım. Sonra internette kırmızı bültenle arandığımı gördüm. Ben de İdlip’e geçtim. Gelirim yoktu. Yardımlarla geçiniyordum. 3 kez ameliyat oldum. 2021 Nisan ayında Suriye içerisinde yakalandım. Sonrasında Türkiye’ye geçirildim. Gözüm kapalıydı, nerede olduğumu bilmiyordum. DAEŞ Emiri değilim.”

KASIM GÜLER, EMNİYETTEKİ İFADESİNİ ‘BASKI ALTINDAYDIM’ DİYEREK KABUL ETMEDİ

Duruşmanın devamında mahkeme başkanı, daha önceden Kasım Güler’in emniyete verdiği ifadeyi okudu. Mahkeme başkanının okuduklarının kendi sözleri olduğunu kabul eden Kasım Güler, baskı altındayken o ifadeleri verdiğini söyledi.

Kasım Güler daha sonra, mahkeme başkanının okudukları arasından sadece, “3. evliliğim Azeri bir kadın ile oldu. Bir de çocuğum dünyaya geldi” ifadesini kabul etti. Mahkeme başkanı da bunun üzerine “Diğerleri yanlış bir tek bu mu doğru?” diye sordu.

KASIM GÜLER, AVUKATLARIN SORULARINI YANITLAMADI

Duruşmanım devamında Av. Eylem Sarıoğlu, tanığa sorular yöneltti.

“Afganistan’da, Pakistan’da hiç bulundunuz mu? Yunus Durmaz ile karşılaştınız mı?” diye soran Sarıoğlu’na tanık, “Sorulara cevap vermeyeceğim” dedi.

Av. Sarıoğlu’nun “Suriyeye gittiğiniz dönemde sınır geçişleri nasıldı?” sorusuna ise “O dönem çok rahat gidip geliniyordu” dedi.

MİT SORUSUNUN YANITLANMASINI MAHKEME HEYETİ ENGELLEDİ

Avukat Sarıoğlu’nun “MİT neden sizi pazarlık konusu yaptı?” sorusu üzerine mahkeme başkanı, avukatı uyararak “Tanığı yargılamıyoruz. Bildiğini söyler, bilmediğini bilmiyordur” dedi. Bunun üzerine mahkeme salonundan tepki yükseldi.

Av. Doğan Senemoğlu, söz alarak “İnsanlığa karşı suç” üzerinden mahkemenin yürütülmek istendiğini belirtti. Mahkeme başkanı bunun üzerine mahkemeye ara verdi. Aileler, mahkeme heyetini alkışlarla protesto ederek salondan çıkmadı.

“‘KATİLLER HESAP VERSİN’ DİYENLER YARGILANIYOR”

Av. Sevinç Hocaoğulları da şu savunmayı yaptı:

“Bu yargılamanın ne kadar önemli olduğunu hep söyledik. Bu bir siyasi katliamdır. Sorumluların tamamının açığa çıkarılması gerekir ki adalet yerini bulsun. Katliama göz yuman kamu görevlilerinin açığa çıkarılması için taleplerimiz oldu. 10 Ekim’de o alana kimyasal gazla saldıran tek bir görevlinin yargılaması olmadı. Mahkeme kararı aracılığı ile neyin suç olup olmadığını bir kez daha sorguladı ve orada insanlar can çekişirken gaz ve plastik mermi kullanabilir, denildi.
Yargının, adalet talebine bir yaklaşımı var. Katliam günü o alanda ambulans bulundurmayıp önlem alınmayan insanlar öldürülebilir olarak görüldü. Ardından kimyasal gazlarla müdahale edildi. Kan anonsu yapan bir sendika yöneticisi dahi yargılandı. İki kişi, kaçarak bölgeden ayrılan polislere ait polis aracını kullanarak hastaneye yaralı taşıdığı için yargılandı. Anma yapan insanlara müdahale edildi, yargılandılar. Hala anıt yok, insanlar yas tutup anma yapamıyor. Haklarında dava açılıp, polis şiddetine uğrayan insanlar var. ‘Duruşmaya girmeyeceğim’ deyip mahkemeyi protesto eden avukat arkadaşımız dahi yargılamaya uğradı. Bunlar yapılanlar kısmıydı.
Siz heyet de mahkemede yapılmayanlar kısmında bulunuyorsunuz. Adaletin sağlanacağı bir karar verilmedi. Bu süreçte basın özgürlüğüne de müdahale edildi. Basın çalışanlarına davalar açıldı. Yüksek güvenlikli bir mahkemede sizler adaleti sağlayabilir misiniz? Demek ki bir güvenlik sorunu var. Aileler sabah basın açıklaması için adliye bariyerleri dışına çıkarıldı. Ama katliam günü bir güvenlik yoktu. Sağlamayanlar da yargılanmadı. Katliam failleri korunuyor. ‘Katiller hesap versin’ diyenler ise yargılanıyor.”

“ARTIK BİR ŞEYLERİN DEĞİŞMESİ GEREKİYOR”

Av. Mehtap Sakinci ise şunları ifade etti:

“7. yılında artık adalet anlamında bir şeylerin değişmesi gerekiyor. İnsani tepkilerimiz yeri geldiğinde salon boşaltılarak cevap veriliyor. Bizim tahammülsüzlüğümüz yok. Duruşma ilerletilsin diye katkı sunmak için buraya geliyoruz. Direnci kırılarak ilerleyen bir katliam yargılaması bu. Gerçek faillerin yargılanacağı bir günün hayali ile yaşıyoruz. Sanki suçlu bizmişiz gibi davranılıyor. Yakınlarımızın eşyaları bize kemikleriyle birlikte verildi. Biz böyle süreçler yaşadık. O yüzden Türkiye’de hangi katliama dair böyle süreç işletiliyor? Bu süreçte yüreği tükenen insanlar olarak, adaleti yüksek sesle talep eden insanlar olarak bu salona bakmanızı istiyoruz.”

Duruşmaya verilen aranın ardından saat 13:40 itibari yeniden avukat savunmasına geçildi.

“YARGITAY BU DOSYA KARŞISINDA GÖZLERİNİ KAPATMIŞTIR”

Av. Eylem Sarıoğlu da duruşmada şunları kaydetti:

“Yargılamanın ilk anından itibaren dosyadaki eksiklere defalarca kez değindik. Soruşturmanın yürütülme şekline ilişkin itirazlarımızı defalarca kez belirttik. 7 Kasım 2016’da başlayıp 56 celsede eksikleri gidermeye çalıştık ama mahkeme heyeti yargılamaya son verip gerekçeli karar ile yargılamaya son verdi. Ciddi bir yargıtay kartı beklerken 26 sayfalık bir karar dosyası geldi. Bu kadar yazılmış çizilmiş delil varken yargıtay, dosyayı kapattı. Ailelerin adalet talebini görmezden gelip, sanıkların korunduğu bir karar.
Siz, mahkeme başkanı olarak tanığa Müslüman Gençler Derneği’ni bilip bilmediğini sordunuz. Bu dernek altında nasıl örgütlendiklerine dair fikir yürüttüğünüz için bu soruyu sordunuz. Peki Antepteki yetkililer bunu görmedi mi? Oradakilerin sorumlulukları yok mu? İlhami Balı için ‘Şeyhim, emirim’ diyen kamu görevlileri yargılansın, araştırılsın dediğimiz halde yargıtay kararında bir şey göremedik. Dilimizde tüy bitti denecek noktadayız. Kamu görevlilerinin yargılanması talebimiz malesef yargıtay kararında bir cümle bulunmamakta. Dosya eksik, örgüte ilişkin şema yok, dedik. Hala sanık olması gerekenlere ilişkin değerlendirme yapıyorsak bu durumun kendisi bile yargılamanın ne kadar eksik olduğunu göstermekte. Yargıtay, bu dosya karşısında gözlerini kapatmıştır. Kapattığı aslında insanların adalet talebidir. Lütfen biraz özen. Biraz özen diyoruz.”

“IŞİD İNSANLIĞA AKRŞI SUÇ İŞLEYEN BİR ÖRGÜTTÜR”

Av. Senem Doğanoğlu, 10 Ekim Gar Katliamı’nın neden ‘İnsanlığa karşı suç’ olarak ele alınması gerektiğini anlatarak şu savunmayı yaptı:

“İnsanlığa karşı suç değerlendirmesine, talebine yargıtay bozma kararı verdi tabi ki. Yani yargıtay Erman Ekici’nin yargılamasını görüyor, kabul edilebilir deyip insanlığa karşı suç kararını vermiyor. Biz bu talepten vazgeçmeyeceğiz. ISİD insanlığa karşı suç işleyen bir örgüttür.
Bütün sanıklar Suriye’de. İadeler konusunda iki ülke arasında 1982’den beri bir anlaşma var. Bizler, dosya dahilinde orada olan isimlerin iadesini talep etmekteyiz. Sanıkların iadesi prosedürü 7 yıldır başlatılmıyorsa bu artık devletin sorumluluğuna girer. İade süreci için Adalet Bakanlığı’na yazı yazmanızı talep ediyoruz.”

“ANKARA EMNİYETİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNMANIZI İSTİYORUZ”

Av. İlke Işık ise “Ankara’nın göbeğinde yapılan bu katliamın dünya ölçeğinde pek örneği yoktur” diyerek şunları söyledi:

“Bu dosyada bir temelden imtina ediliyor. Bu yargılamaya sadece IŞİD katliamı diye bakıldı. ‘Yargıladık, ceza verdik ve bir kısmı da kayıp’ deniliyor. Ama yargılama kapsamının bu olmadığını söylemeye devam edeceğiz. IŞİD harici bir sorumlu yok denilip tek bir istihbarat bilgisini dahi alamıyoruz. Bir dönem bu ülkenin sınırlarını IŞİD kontrol etti. O nedenle bu konuşmalar bitmeyecek. İlhami Balı’nın bu ülkede konuşulmasına, istihbarat ile olan ilişkisinin açığa çıkarılmasına engel olamazsınız. Ahmet Davutoğlu’nun dinlenmesi konusu da dahil varolan duvarın, engelin birincisi bu.
İnatla görmezden gelinen kayıp klasörler, Nizip Emniyeti ve Ankara Emniyet Müdürlüğü… İnanılmaz bir şey. Yakup Şahin bu katliamın en önemli ismi. Çok açık, bu dosya Nizip tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderiliyor. İlginç tarafı, Yakup Şahin yakalandıktan sonra ‘beni Antep’e götürün, yer göstereceğim’ diyor. Depolar gösteriliyor ve raporlar tutuluyor. Ankara Emniyeti hiç bir şey yapmıyor. Evrakları yok ediyorlar. Katliama yol veriyorlar. Ankara Emniyeti hakkında suç duyurusunda bulunmanızı istiyoruz. 4 yıl sonra kayıp klasörlerin olduğunu öğrendik. O gün yoldan geçen dolmuşlar, trafik polislerinin terk ettiği araçlar ambulans yapıldı. İşte devam eden mücadele böyledir. Bir daha böyle katliam yaşanmasın diye bu yargılama boyunca aileler buraya geldi.”

 IŞİD yöneticiliğinden yargılanan Erman Ekinci ise SEGBİS ile bağlanarak, “Yöneltilen hiçbir suçlamayı kabul etmeyerek “adamı Ankara’ya ben getirmemişim ama yargılanıyorum. Yargıtay, benim Ebu Talha olduğuma nasıl inandı bilemiyorum” dedi.
Ardından sanık avukatı söz alarak “Atatürkü sevmeyip, laikliği kabullenmeyip Suriyeye giden herkes IŞİD’li mi oluyor. Bunları söyleyenler ırkçılık yapıyordur” dedi. Bunun üzerine aileler itirazda bulunarak “provoke etme” dedi.
Sanık Avukatı ise ailelere dönüp “Ben sizin bildiğiniz avukatlardan değilim. Terbiyeli olun” şeklinde bağırınca mahkeme başkanı, duruşmaya 15 dakika ara verdi.

SANIK AVUKATLARI: ERMAN EKİCİ İLE İLGİLİ HİÇBİR DELİL YOK, TAHLİYE EDİLMELİ

8 sanık avukatı, verilen aranın ardından savunmasına şu sözlerle devam etti:
“Eğer bu dava bir tiyatro değil ise Erman Ekinci serbest bırakılmalı. Bir tane görüntüsü, parmak izi yok. 2 tanık kadın, Erman Ekici’yi Suriye’de gördüğünü söylüyor. Kadın hakları falan filan deniliyor… Sen nasıl bir erkeğin gözünün içine bakarsın ve böyle tariflersin? Suriye’ye gitmek suç mu? İlhami Bali sadece sınır geçişini sağlayan bir isim. Gereksizce büyütüldü. Avukatlar da öylesine bahsediyor ki adam burada olsa kendisiyle gurur duyacaktır. Erman Ekinci’nin bu isimlerle, olaylarla ilgisi yoktur. Müvekkilimin tahliyesini talep ediyorum.”

Duruşmaya yarım saat ara verildi. Ardından ara karar okunacak.

IŞİD’İN TÜRKİYE EMİRİ OLDUĞU BELİRTİLEN KASIM GÜLER KİMDİR? 

Terörden Arananlar Listesi’nde kırmızı kategoride yer alan IŞİD’in “Türkiye vilayeti sorumlusu Ebu Usame el Türki” kod adlı Kasım Güler,  Türkiye’de eylem yapmayı planladığı bilgisi üzerine Suriye’de yakalanmıştı. Sorgulanmak üzere Türkiye’ye getirilen Kasım Güler’in silah ve patlayıcılarla yasa dışı yollardan Türkiye’ye geçme hazırlığında olduğu belirlenmişti. Kasım Güler’in 2008-2010 yıllarında Afganistan-Pakistan bölgesine geçerek çatışma alanlarında faaliyet gösterdiği, 2014’te IŞİD’e katıldığı tespit edilmişti. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, bu şahıs hakkında “Anayasal düzeni ihlale teşebbüs” suçundan dava açmıştı.

PİRHA/ANKARA

Bunları da beğenebilirsin

Yoruma kapalı.

Web sitemiz, deneyiminizi daha iyi hale getirmek amacıyla çerezler kullanmaktadır. Bu durumda herhangi bir sıkıntı yaşamayacağınızı düşünüyoruz, ancak isterseniz çerezleri devre dışı bırakma seçeneğiniz her zaman mevcuttur. Kabul ediyorum devre dışı bırak