PİRHA-Adalet Dayanışması, 10 Ekim Ankara Tren Garı anma etkinlikleri kapsamında “Adalet Kürsüsü” etkinliği yaptı. Konuşmalarda, adalet arayışında birlikte mücadele etmenin önemine vurgu yapıldı.
Her kesimden adalet talebinde bulunan isimlerin bir araya gelerek oluşturduğu Adalet Dayanışması, 10 Ekim Ankara Tren Garı anma etkinlikleri kapsamında “Adalet Kürsüsü” etkinliği yaptı.
Etkinlik, Ankara’daki Mülkiyeliler Birliği binasındaki Prof. Dr. Oral Sander Konferans Salonu’nda yapıldı.
“10 EKİM KATLİAMINI UNUTMAMAK İÇİN SÖZ VERDİK”
Barış Derneği adına selamlamayı Can Ateş yaptı. Ateş, “Katliamın üzerinden 9 yıl geçti. İlk günden itibaren katliamı unutmamak adına söz verdik ve bu programları devam ettireceğiz. Umarım bu coğrafyaya adalet ve barış gelir” diye konuştu.
“TEMEL DERDİMİZ ADALET”
Aydın Şimşek, Adalet Dayanışması hakkında bilgi vererek, “Bugün burada adalet için birleşen herkese selam olsun. Tepeden görmeye alışık olanlar adalet arayan bizleri görmüyorlar. Farklılıkları zulüm ile cezalandırıyorlar. Zaman, adalet arayanların kalplerini birleştirme zamanıdır. İstediğimiz adalet, hakikatin yanında yer almaktır. Hz. Ali ‘bir zulme engel olamıyorsanız, onu cümle aleme duyurun’ demiştir. Haksız ve adaletsiz uygulamalarla cehenneme dönen hayatlarımız var. Ekmeğimiz zalimler tarafından gasp edilmiş durumda. Oksijen alamaz durumdayız. Adalet bir oksijen gibi bir insanın ihtiyacı. Adaletsizlik her alana sirayet etmiş durumda. Adalet Dayanışması’nın tek bir muradı var; mazlumların kalplerine sesleneceğiz, birlik olacağız. Bütün mazlumlar birleşelim” dedi.
“ADALET KAVRAMINI KENDİ ÇIKARI İÇİN KULLANAN ANLAYIŞ!”
Hak ve adalet mücadelesi kapsamında konuşan DEM Parti İzmir Milletvekili İbrahim Akın, “Bu çok önemli bir buluşma. Herkes için adalet diyerek bir araya gelinmiş durumda. Hiçbir zaman eşit yurttaşlık çevresinde bir anayasa yapamadık. İktidar olma meselesi değil, adaleti sağlama fikrine sahip olmaktır önemli olan. Adalet kavramını kendi çıkarı için kullanan bir anlayış şu an iktidar olmuş durumda. Ortak adalet mücadelesi çok önemli. Bu ülkede özgürlük yok. Yeni anayasa yapılmak isteniyor ancak mevcut anayasayı bile yok sayıyorlar. Bu ülkede adaletsizlik çok yaygın şekilde yaşanıyor. Bu ülkede ayrımcılık çok üst düzeyde. Kol kola mücadelemizi büyütebiliriz” ifadelerini kullandı.
“SARAYLAR DEĞİL, ADALETLİ YARGILAMA YAPAN MAHKEMELER!”
Etkinlikte, depremzedelerin adalet mücadelesini aktaran Döne Kaya şunları söyledi:
“Ailemin cenazesini 6. gün kendi imkanlarımızla çıkardık. Söyledikleri sayı 53 bin denilse de biliyoruz ki bu sayı daha fazla. ‘Bu ülkenin adalete ihtiyacı var’ diye haykırmamız gerekiyormuş. Bu deprem birkaç kişinin üzerine yıkılamaz. Kamu görevlilerinin bu yargılamaya dahil edilmemesi bir sorun. 53 bin için gösterdiğimiz dayanışmayı yargılama sürecinde de göstermeliyiz. Bizler saraylar değil adaletli yargılamaların yapıldığı mahkeme salonları istiyoruz. Ülkenin sadece 6 Şubat depremlerinde değil bütün katliamlarda adalete ihtiyacı var.”
“6 ŞUBAT DEPREMLERİ BİR KATLİAMDIR”
Devrimci Parti Genel Başkanı Elif Torun da depremzedelerin adalet mücadelesi hakkında konuştu. Torun, “16. Saat çıkarılabildim ancak tüm ailem içerideydi. Dışarıda ayaklarınız çıplak, 5 gün bekliyorsunuz ve kızınız, aileniz içeride. İlk gün hiçbir yardım gelmedi. Orada gelip Kur’an dağıttılar, bizlerin Kur’an’a ihtiyacı yoktu. 2. Gün sosyalistler, siyasi partiler, milletvekilleri oraya geldiler ve onların çalışmaları engellendi. Bize facia yaşattılar. Bizim ciğerimizi yaktılar. Valilik kararı ile vinçlerin girmesine izin verilmedi. Bu bir katliamdır, bunun diğer katliamlardan bir farkı yoktur. Bizi katlettiler. Ailemden 48 kişiyi verdim. Biz ne zaman adalete kavuşacağız? Bizi katleden, kapitalist sistemi savunan iktidarı yok ederek adalete kavuşacağız. Hatay, 6 Şubat tarihinden daha kötü durumda şu an. Adalet aramaya devam edeceğiz. Gidenlere borcumuz var. Rant çeteleri orada hakim olmaya devam ediyor. Bizden canlarımızı, anılarımızı çaldılar. Ölümüzü bulduğumuza sevinir hale getirdiler bizi. Mücadele edeceğiz, yılmayacağız” dedi.
“ADALET ARAYIŞINDA DİNİN, DİLİN, IRKIN BİR ÖNEMİ YOK”
10 Ekim Katliamı’nda hayatını kaybeden Korkmaz Tedik’in annesi Zöhre Tedik ise 10 Ekim Katliamı sonrası adalet mücadelesini anlatarak, “Adalet arayışında din, dil, ırkın bir önemi yoktur. 10 Ekim 2015’te ‘bu ülkede savaş olmasın, katliam olmasın, ülkede barış olsun’ diye bir miting düzenlendi. O mitingde benim oğlum öldürüldü. IŞİD’e yol verdiler. Herkes biliyordu orada miting yapılacağını. Bu devlet bilerek bir katliamı örgütledi. Geldi mi barış? Gelmedi. Ama mutlaka barış gelecek diyorum. Devlet bile bile bizim üzerimize bomba attı. 16 kişi yargılandı ama biz bu katliama yön verenleri, kamu görevlilerinin yargılanmasını da talep ettik. Adalet isterken bir araya gelmezsek, örgütlenmezsek adalet arayışı devam edemez. Korkmayacağız, unutmayacağız” dedi.
“ADİL BİR YARGILAMA İSTİYORUZ, GÖSTERMELİK BİR DAVA VAR”
Emine Şenyaşar’ın adalet mücadelesini anlatan DEM Parti Şanlıurfa Milletvekili Ferit Şenyaşar ise şöyle konuştu:
“22 yıldır ülkeyi yöneten bir iktidar var. Son 10 yıldır kan ile iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Bir insan, devlet hastanesine adım attığı zaman devletin koruması altına girmesi gerekiyor. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırıyoruz. İkinci bir saldırı hastanenin içinde devam ediyor. Babam çocuklarının durumunu öğrenmek için hastaneye gidiyor. Babam linç edilerek hastanenin önünde annemin gözü önünde öldürülüyor. Bu katliamı yapanlar iktidardan güç olarak yapıyor. Orada yüzlerce polis var. Bu katliam 1 saat sürüyor, devletin kolluk kuvvetleri bu katliamı izliyor. 6 yıldır bu dava devam ediyor. Ağır yaralı kurtulan kardeşime 37 yıl ceza veriliyor. Yapılan yargılama, bilimsel raporları dikkate almadı. Yargı taraflı davrandı. Görüntüler ortada, bu görüntülere ‘meşru müdafaa’ demek için hukukçu olmak gerekmiyor. Tüm bu hukuksuz sürece karşı annemle birlikte Urfa Adliyesi’nin önünde nöbet tuttuk. Bunun hakkında devlet, annem hakkında 31 dava açtı. Defalarca gözaltına alındık. Bir sonuç alamayınca eylemimizi Ankara’ya, Adalet Bakanlığı önüne taşıdık. Adalet Bakanı bizimle 3 görüşme yaptı, gizli kalmasını istedi. Sorunun çözüleceğini söyledi ancak gördük ki Adalet Bakanı da aciz. Göstermelik bir yargılama var. Erdoğan, annemden helallik istesin, adil bir yargılanma yapılsın. Örgütlü bir halkın karşısında hiçbir güç duramaz.”
“ORTAK BİR ADALET ARAYIŞINI İÇSELLEŞTİRMEMİZ GEREKİYOR”
KHK’lıların hak ve adalet mücadelesine ilişkin konuşan KESK MYK üyesi Erdal Karakuş ise şunları söyledi:
“126 bin 600 kişinin durumundan bahsedeceğim. 15 Temmuz darbesinden sonra bir kararname yayınlandı. Emekçilerin ihraç edildiklerini öğrendik. Konfederasyon olarak bu ihraçlar ile mücadele etme kararı aldık.
İhraç meselesi iktidar tarafından kendisine direnç göstermeyecek kişiler ile doldurmak olduğu için önemli bir durum haline geldi. Tüm davalarımızı AİHM’e taşıdık. Bir insanın önce ne ile suçlandığını bilmesi gerekir, arkadaşlarımız ne ile suçlandığını bilmeden savunma yapmak zorunda kaldılar. Arkadaşlarımızın özel sektörde çalışması engellendi, yurt dışı yasakları uygulandı. KESK katliamların doğrudan muhatabıdır. Ortak adalet arayışının mutlak bir sonuçta birleşmesini ifade etmemiz gerekiyor. Ortak bir çizgide, ortak bir adalet arayışını içselleştirmemiz gerekiyor.”
“SUÇ YOK, CEZA VAR”
Kursiyer Teğmenler ve askeri öğrencilerin adalet mücadelesini etkinliğe taşıyan Kezban Kalın ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Gençlerimiz, emirleri yerine getirdiği için cezaevindeler. Askeri hiyerarşinin en alt katındalar ama kendilerine verilen emirleri yerine getirdikleri için ömür boyu ceza aldılar. Bu gençler darbe girişiminden sorumlu tutulamaz. Gece saatlerine kadar olayı idrak edememişlerdir. Suç yok, ceza var. Hiyerarşinin tabanında olmasına rağmen darbe girişiminin asıl muhatapları gibi en yüksek cezaları almışlardır. Bu çocuklar haksız yerde hayatlarının en güzel yıllarını cezaevinde geçiriyorlar.”
“BM’NİN, ENGELLİLER İÇİN KOYDUKLARI KRİTERLERE UYULMUYOR”
Engellilerin adalet mücadelesini aktaran Hatice Kabadayı ise konuşmasında “Dünya genelinde 1 milyar engellinin olduğu varsayılmaktadır. Erişebilirlik haktır. Ülkeler, kentleri kurarken engellilerin de o kentlerde yaşadığını hesaba katmak zorunda. Ekonomik krizden etkilenen engelli aylıklarının güncellenmesi gerekiyor. Engellilerin önemsenmesini istiyoruz. Engelliler için konaklama ve bakım evleri yapılması gerekiyor. Birleşmiş Milletlerin engelliler için koydukları kriterlere uyulmuyor ülkede. Evlenecek çiftlerin genetik testlerinin yapılmasını istiyoruz. Bütün adalet isteyenler kucak dolusun adalet diyorum. Adalet olmayan ülkede. Adalet diyoruz” dedi.
“TÜM DİNLERDE BİR ORTAK DEĞER VARDIR, O DA ADALETTİR”
Adalet, inanç ve hak mücadelesi başlığı ile konuşma yapan Mehmet Tombak, konuşmasında şunları kaydetti:
“Diyanet’ten ihraç olmuş bir imamım. Ankara KHK Platformundayım. 2018 yılında mahkemelerde beraat ettim. Ama göreve tekrar getirilmedim. Burada bir hukuk mücadelesi verilmesi gerekiyordu. Bütün başımıza gelenler, adaletsizlik yüzden geldi. Ülkemizde yanlış uygulanınca tehlikeli kelimelerden biri dindir. İsmini bildiğimiz din adamları iktidarlara hiç yanaşmamıştır. Tüm dinlerde bir ortak değer vardır o da adalettir. Kadınlarımızın, çocuklarımızın, sokaktaki canlarımızın yanında olmaktan vazgeçmeyeceğiz”
Kürsü konuşmalarının ardından etkinliğe katılanlar söz alarak değerlendirmelerde bulundu.
PİRHA/ANKARA
Yoruma kapalı.